Barış Manço (2 Ocak 1943 - 1 Şubat 1999)

“Unutmak kolay demiştin. Alışırsın demiştin.” Böyle demiştin Barış Baba, ama unutamadık, sensiz geçen beyhude 13 yılın nasıl geçtiğini de anlamadık. Daha dün gibi geliyor 1 Şubat 1999 günü. Hep o günde kalmış gibiyim. Her ailenin içinde, her çocuğun kalbinde bir yerin mutlaka var.

2 Ocak 1943 yılında Rikkat Uyanık ve Hakkı Manço’nu ikinci oğulları olarak geldi dünyaya Üsküdar – Zeynep Kamil Hastanesinde. Adına Mehmet Barış koydular. İlkokula Kadıköy’de başladı, müzik hayatına ise Galatasaray Lisesinde başladı. Yüksek öğrenimini Belçika Kraliyet Akademisinde tamamladı. Müzik kariyeri boyunca yurt dışında sıkça bulundu. Orada albümler, konserler çıkardı. Çeşitli sorunlarla karşı karşıya kaldı. Birkaç kez ameliyat geçirdi, askerlik sorunu çıktı, mecburi olarak dağılan gruplarda yer aldı. Ciddi olarak çalıştığı Kurtulan Ekpress ile ödüller aldı. 90’lı yılların başında solo albümler çıkarmaya başladı ve 200’ün üzerinde bestesi ile 12 altın 1 platin müzik ödülü kazandı. Zaten gönlümüzü en başından beri kazanmıştı. Düzenlenen turnelerde çeşitli saldırılara uğramasına karşın, konser takvimini aksatmamıştı. Bir dönem Kadıköy belediye başkanlığına adaylığını koydu fakat rahatsızlığı nedeniyle çekildi. Tüm kariyeri boyunca bir sinema filminde rol aldı, “Baba Beni Eversene” ve o dönem popüler Fotoroman’da oynamaya başladı. Özel hayatında iki evlilik ve bir nişanlılık dönemi geçirdi. Son eşinden Doğukan Hazar ve Batıkan Zorbey adında iki oğlu oldu.

Türkiye’de rock müziğin öncülerinden biri oldu. Doğu ezgileriyle, batı enstrümanlarını bileğinin gücüyle harmanladı ve plakları binlerce sattı. Yaptığı müzik Psychedelic Rock olarak tanımlanıyordu. Bu tür: Blues-Rock, Progressive Rock ve Heavy Metal arasında bir köprü olarak görülüyordu. Bu türde müzik yapan dünyaca ünlü gruplarında bazıları: The Doors, The Beatles, Pink Floyd. Bu müzik türünün tanımı ise: Çoğunlukla zeki ve derin insanların müzik türü olarak kabul edilir, işlediği konular: aşk, hüzün, yalnızlık ve toplumsal olaylardır.

Televizyon ve sinema hayatında da başarıları vardır. Oynadığı tek film olarak bilinen “Baba Beni Eversene” de Mahir rolünü almıştır. Barış’ın yanı sıra Meral Zeren ve Hulusi Keritmen de rol almıştır. 1975 yapımı sinema filmini bu dönemde televizyonlarda izlemek çok güç. 1988 yılında TRT 1’de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan "7'den 77'ye" adlı televizyon programı, 1998 yılında 378. kez ekrana gelerek Türk televizyonculuğunda ulaşılması zor bir rekoru kırdı. “Ekvatordan Kutuplara” isimli programında ekibiyle birlikte beş kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek 600.000 km’ye yakın yol kat etti. Ayrıca “4 × 21 Doludizgin” adında bir talk-show programının yapımcılığını yaptı. Ve bunlar yayınlanırken çoğumuz çocuktu. 


Dillere dolanan ve sözlerini hiç şaşırmadığımız onlarca şarkısını hala büyük bir keyifle dinlemek ve onun şarkılarını coverlayan grupların varlığını bilmek, başka bir deyişle hala bizimle yaşadığını kabul etmek inanılmaz. En son toplama albümü olan "Mançoloji" hayatımızın bir nevi Barış Manço köşesi. Onun adını almış sokak, cadde, müze... Beraberiz işte!

“Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni. Unutamadım, unutamadım ne olur anla beni…” diyerek sesleniyorum senin dilinle. Sen gittikten sonra adam olacak çocukların hepsi sınıfta kaldı Baba. “Bir gün göçtün gittin, inanamadık!” İnanamadık Barış Baba. Dudağımızdaki türküler hala seni söyler hala seni çağırır. Şuan doğmuş yeni bir bebek bile müzik dinlemeye başladığında eminim seni duyacaktır. Yarım bıraktığın hayatının, müzik kariyerinin ilk 40 yılını kitap haline getirecektin, o ilk kırk yıl için yaptığın besteye söz yazacaktın, daha nice çocuğu adam edecektin, ama… 1 Şubat 1999 gecesi gelen kalp krizi… O anlarda, elini kalbine dokundurduğun o anlarda, bizlerin de kalbine dokundun ve içinde bir burukluk bıraktın. Her yılın Şubat 1’inde değil Baba; Her günün bir saniyesi akıllardasın. Bunu milyonlarca insan yapıyor-sa sen hep hayattasın! Nur içinde yat… (Kanlıca - Mihrimah Sultan Mezarlığı)

Barış Baba’dan;

“Ayrıca sanatçı olduğumu da iddia etmiyorum. Ben öldükten sonra torunlarım ansiklopedilerde Barış Manço'yu "sanatçı" diye okurlarsa, galiba sanatçı olduğum da tescil edilmiş olacak. Geleceğe ne bıraktığınız önemli. Yoksa insan yaşarken kendi kendine "Ben sanatçıyım" dememeli.”

“İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir.”

“Şam ipeğinden burma giysen bile. Zemzem suyuyla yıkansan bile. Dünya ahret bir keyif sürmek için. Mutlak dökmeli helal alın teri.”

“Taş üstüne taş koya koya, yarattığın dünyanın çöktüğünü görmek bir yana birde altında kalmak var ya!”

“Topraktan geldi insan, yine toprağa dönecek iki lokma ekmek için ömür boyu dövüşecek.”

“Her yeni doğan bebek yeni bir dünya demek”

“Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası, topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası… Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna. Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok.”