Bir film baştan sonra kötü olamaz. Sanki ilk kez izlemiş gibi davranmam mümkün olmasa da filmin en güzel yanı Fahriye Evcanın söylediği türkü müdür? Evet, odur.
50 İlk Öpücük yada Memento filminin Türk modeli olarak kabul ettiğimiz Evim Sensin Türkiye'de en çok izlenen filmler arasına girmeyi başardı. En çok izlenenler arasına girmesi mucize değil elbette, nedendir bilmiyorum ama Türk sinemaseverlerin genel olarak izlediği filmler içinde bu tür yapımlar bolca var. Ekşi Sözlükte bir tanım görmüştüm onu paylaşmak istiyorum;
"formülünü açıklıyorum: çıkış noktası a moment to remember + az biraz 50 first dates + abartı miktarda özcan deniz egosu + bol miktarda türk filmi klişeleri + e tabi mevsim sweet november mevsimi = evim sensin."
Bu filmin bir kaç sıkı filmden destekli olması ve Özcan Deniz perspektifinden yeniden canlandırılması mütemadiyen Türk sinemaseverlerinin tanımı olarak ortaya çıkıyor. Devir, "benimde filmim olsun" devri olunca...
Filmin kurgusunda da rahatsız edici şeyler var. İlk bölüm daha akıcı ve hızlı detaylardan ırak, ikinci bölüm daha yavaş ve boğucu yine detaylardan uzak. Özellikle ikinci bölümde "oldu tamam hadi geç bu sahneyi" içlerinden çokça zikreden olmuştur. Bir inşaat ustasının işinde bu kadar kendinden emin olması elbette kaçınılmaz olabilir fakat malum sahneyi hemen hatırlayalım isterseniz;
İskender Usta eve gelir ve;
- İş ne?
dedikten sonra direk satarım anasını avradını der gibi işe koyulması? aman tanrım! Tabi o sahneyle başlan bir Erol kaosu var kafamda. Kim lan harbiden o Erol? Leyla'ya mı yazacak, sıkı dostumu, ne istediği belli değil mi ne bu çocuğun rolü orada? Mehmet karakterinin bir ibnelik yapacağını hepimiz sezdik değil mi? Leyla'nın unutkanlığından faydalanan klasik piç erkeği; Olacakken olamayışı. Süremi yetmedi ne oldu kestiler mi oraları anlamadım. Hani sarılırken değilde, yatakta falan bassaydı onları İskender, yeminle Mehmet'in dişlerini sökerdi penseyle. Bide o arada bir yerde İskender'İn ustası yok muydu? Koca ihtiyar! İki dakika mendebur burnunu milletin işine sokma, hemde yeni tanıştığın kıza iki dakika geçmeden alakasız yerden yine alakasız bilgi ver. Lan daha dramatize ederek bağlasan hani oraları falan iyiydi. Ortaya birden İskenderin anası çıkıyor. Ne iş abi ya? Sahneler o kadar kopuk geldi ki gözüme şimdi...
Örnek:
Sahne 1 - 00:54:23 - 00:55:12
İskenderin annesini otelde bulan Leyla. İskender'in annesinden kaçan Leyla. İskender'e ananı affet diyen Leyla.
Sahne 2 - 01:28:58
İskender anasının yanına gider, anası "oğlum değilsin" der.
Sahne 3 - 01:32:15
İskender anasının yanına gider elini öper barışırlar. Tabi arada şey olur, İskender anasının borcunu kapatır.
Hadi gel şimdi anla olayı. Bu üç sahneyi öylesine olsun diye serpiştirmişler araya. Hani filme fazladan 10 dakika kazandırmış olmalı. Aslında benim öğrendiğim filmde gösterilen her sahnenin bir anlamı vardır. Ama bazı sahnelere anlam vermek güç oldu. Hani yarım kalmış da onuda sen tamamla der gibi.
Leyla'nın hastalığı güzel, sevdiğim hastalık türlerinden. Ben etkileniyorum ister istemez elimde değil, biri hasta olmasın dayanamıyorum. Gerçekten üzücü...
Öğretiler:
- Eğer sevgiliniz bir inşaat ustasıysa onu babanıza mimar olarak tanıtabilirsiniz.
- Kız arkadaşınız kız çocuğu taklidi yaparak konuşması çekici geliyorsa karşınızda Fahriye Evcan olabilir.
- Demans türü bir rahatsızlığın Japonya'da 13 yaşında bir çocukta görüldüğünü, Leyla'da ise 27 yaşında belirdiğini ayrıca karısını bu rahatsızlıktan dolayı kaybeden doktorun bu hastalık üzerine yıllarca araştırma yapabileceğini öğrenmiş olduk. Başkası olsa "amaaaaan! biri gider biri gelir" diyebilir.
- Şu ucuz "Amerika'ya gönderdim orada uzun ve iyi bir tedavi görecek" yalanını yiyen 197.587.456 (yüz doksan yedi milyon beş yüz seksen yedi bin dört yüz elli altıncı) kişi İskender olmuştur.
- Ve aynı filmde mutlak suretle hasta kızın genel itibariyle kız kardeşi vardır ve ablasının sevgilisine/kocasına haber uçurur.
- Bahsi geçen filmimiz yine "ben özgün ve özgür bir çalışma oldum" diyemedi. Hep yurt dışı formatlarını kullanarak sadece kendinizi kandırın. Bizi kandırıyormuş gibi.
- Kar yağan sahnelere lanet eden bir ben değilsem, ne mutlu bana.
- Kız arkadaşların ısrarla izlemeni istiyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde erkek fakir, kız zenginse o film türk filmidir,
- Bir filmde marangoz iskender tipli kısa saçlı erkek varsa o film türk filmidir,
- Bir filmde başrol oynayan kızın karşı cins tarafından en çok dokunulduğu bölgesi dudaklarıysa o film türk filmidir,
- Bir film için "çakma la bu" ibareli yorumlar okunuyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde "ayrılmamız bizim için daha iyi olacak" diyen en az bir kişi varsa o film türk filmidir,
- Bir filmde sert baba karakteri eninde sonunda uysal başlı kız babası oluyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde kızlı erkekli rakı içiliyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde eski sevgili dayak yiyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde anasını-babasını yok sayan oğul, sonunda anasının elinden öpüyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde kız çocuğu triplerine sahip sevgili varsa o film türk filmidir,
- Bir filmde yeteri kadar detay verilmiyorsa, sahneler göt-baş baş-göt ritmiyle ilerliyorsa o film türk filmidir,
- Bir filmde türkü söyleniyorsa o film türk filmidir,
- Bir film için "daha iyisi olabilirdi" deniyorsa o film türk filmidir,
Bu film türk filmidir fakat özü türk kafasından çıkmamıştır.