İnsanların Misyon ve Vizyon Algısı

Günümüzde sıkça kullanılan iki kelime "misyon" ve "vizyon" genel olarak şirketler için telaffuz edilir. Bu yazıda her bir insanı "şirket" formatında değerlendirip ruhi ve ideolojik düşüncelerini ayrıca fizik kurallarına göre uçup uçmadıklarını da ayrıntısız bir şekilde kaleme alacağım. Mizahlı günler efenim...

Misyon nedir?
Bir insanın, bugün hangi konumda olduğunu, ne yaptığını kimin için ve kimlerle nasıl yaptığını gösterir.

Vizyon nedir?
Bir insanın gelecekte, bulunduğu dünyanın gelişmelerine bağlı olarak, nerede olmayı arzu ettiğini (hatta hayal ettiğini) gösterir. Bu 5-10 sene sonrası için futuristik bir yaklaşımdır. İnsan içinse bugün yapılan her şey, gelecekteki o konuma varmak içindir.

Tanımları verdikten sonra tanımlanan kişinin misyonel ve vizyonel algılarını detaylandıralım. Öncelikle kendinizi nasıl tanımlarsınız sorusu o kadar özneldir ki, bizce bir geçerliliği yoktur. Yinede üç kelime hakkı verelim ve soralım, nesiniz? neredesiniz? kimlesiniz? neden peki? Yaptıklarınız ve yapacaklarınız için oturup plan program yapmadığınızı sanmak önemli bir ön yargı olur. Planlarınızı aceleyle yapıyor olmanız bile belli bir düzenin içinde olduğunuzu gösterir. "Düzen" kelimesiyle kastedilen anlam şudur: Senin gibi davranan insanlar topluluğunun alışagelmişliği. Misyon somuttur.

Klasikleşmiş bir soru cetvelinde ilk 10'a girebilecek harikulade bir soru: "Gelecek 5-10 yıl içinde kendinizi nerede görüyorsunuz?" İnsanı bu kadar geri zekalı konumuna düşüren başka bir soru elbette vardır hatta daha iyisi vardır. Bir günümüz diğer bir günümüzle paralellik gösteremezken bize neden uzak gelecek için fikir sorarlar? Tabi ki cevap vereceğiz, cevap vermeliyiz ki bizi geri zekalı konumuna düşürenlerle yer değişelim diye. Fütüristlik soyuttur. Vizyonda öyle. Gelecek için verdiğimiz her cevap yalandır.

Oysa oturup düşündüğümüzde koca bir yalan üzerine yaşadığımızı kabul etmemek için ne kadar somut nedenlerimiz var? Somut örnekler şuan havada uçuşuyor olmalı, hava, toprak, insan, ateş, su... Doğru, bu cevaplar sebep olarak kabul edilebilir. Keşke bu somut varlıkların neden olması gerektiğinin de bir açıklaması olsa...

İnsani ilişkilerin güttüğü tek amaç kardır. İnsani karlar. Yani maddiyat gelmesin hemen aklımıza. Kolay anlayabileceğimiz dilde, cinsel objelerden edindiğimiz hazlar. Somuttur. Yüzündeki ifade değişir, kan akışı hızlanır, hormonlar depinir vs. Mantıklı olarak en az iki kişi arasında olmalı ve en az bir kişinin mutlu (karlı) olmasıyla sonuçlanmalıdır. Şirketler içinde aynı değil miydi? Ortakların ikisi de karı amaçlar ama biri daha fazla kazanmanın yollarını arar. Ve kazanır da. Gerek maddi gerekse, manevi olarak imaj, itibar, tercih vs.

İnsanlar arasındaki ilişki kapitalizmin yine en somut örneklerinden sayılabilir. İlişkilerde yeni bir şey olmayınca, yani üretkenlik olmayınca ki bu üretkenliği en basit şekilde yaşanan kom ik bir anı, acı bir olay, akılda kalıcı ve en yoktan yerde bile hatırlanabilirliği yüksek olaylardır. İşte bu tür üretkenliğin tükendiği ilişkilerde artık birbirlerine duyulan ihtiyaç azalır, kendilerine yeni pazarlar, yeni arkadaşlar arar olurlar. Aynı olayları farklı kişilerle yaşamak sürdürülebilir ve tatmin edici olabilir. Netice itibariyle sömürülen insani, arkadaşsal duygular yerlerini başka isimlere bırakmaktadır. 

İnsan kendi reklamını yapar!
İnsanları hizmet sektöründe değerlendirmek yanlış olmaz. Hem insanlar kendi aralarında hemde diğer canlı ve cansız varlıklara hizmet ederler. Çıkar ilişkisi bağlamında kurulan dostlukları insani hizmetlere örnek verebiliriz. Şöyle ki, A kişisi B kişisiyle sıkı dostsa eğer aralarındaki çıkar olumludur, yani birbirlerinden faydalanıyorlar. A kişisi neden B kişisini tercih ediyor dersiniz? Yada tam tersi de olabilir. Kilit cevap: Reklamdır. İnsan hizmet sektörü çalışanı olduğuna göre reklamını da yapmak ve popüler olmak zorundadır. Keza sosyal medya fenomenleri uyduruğu buna da örnek sayılır. Fenomenler hizmet eder, okuyucuları hizmet alır.

İnsani ilişkiler çubuk kraker gibidir, sert ve kırılgan.