My Name is Khan - Neler Öğretti?

"Bir şeyi unutma, Rizvan. Dünyâda sadece iki tür insan vardır: İyilik yapan iyi insanlar ve kötülük yapan kötü insanlar... İnsanlar arasındaki tek fark budur" cümlesini duyduğumuzda, filmin bize ne anlatmak istediğini somut bir şekilde anlıyoruz. İyiler ve kötüler...

Batı sinemasından keskin çizgilerle ayrılan Bollywood sinemasına ait bir Karan Johar filmidir. Baş rollerini Shahrukh Khan ve Kajol paylaşmaktadır. 165 dakikalık (klasik uzunlukta) Hint filmi olan Benim Adım Khan, 2010 yılında çekilmiştir. Genellikle Amerika ve Hindistan'da çekilen sahnelerini görmekteyiz. İzlediğimiz politik ve dram türevi filmlerden farklı olarak ana karakterlerimizden Rizvan Khan!'ın asperger sendromlu olmasıdır.

Filmin Özeti:
Rızvan Khan (Shahrukh Khan) küçüklüğünü annesiyle (Zarina Vahab) ıssız bir yerde geçiren bir müslümandır. Annesi öldükten sonra Amerika'ya küçük kardeşinin yanına gider. Orada tanıştığı ve aşık olduğu Mandira (Kajol) adında dul ve Hindu bir kadın ile evlenir. Rızvan Khan aynı zamanda da Asperger sendromu hastasıdır. Bu hastalık Otizm rahatsızlığının bir çeşididir ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. 11 Eylül saldırılarından sonra Mandira'nın oğlu faşist kesimler tarafından döverek öldürülür. Öldürülme sebebi annesi evlendikten sonra Khan soyadını almış olmalarıdır.

Karan Johar’ın yönettiği filmin baş rollerinde Bollywood’un birbirine en çok yakıştırılan ikililerinden Shah Rukh Khan ve Kajol yer alıyor. Bu ikili daha önce de Baazigar (1993), Karan Arjun (1995), Dilwale Dulhania Le Jayenge (1995), Kuch Kuch Hota Hai (1998) ve Kabhi Khushi Kabhie Gham (2001) filmlerinde başrolü paylaşmış.



Filmde sosyal, politik ve dini açıdan açık göndermeler mevcuttur. Müslümanlar ve Hindular arasındaki geçimsizlikten, 11 Eylül saldırılarından sonra Müslümanların terörist olarak nitelendirilmesine kadar birçok sorunu ortaya (tekrar) koyulmuştur. Ama bu film diğerlerinden biraz daha farklıdır. Filme teknik açıdan veya oyunculuk performansı olarak değilde, -zaten onlarda bence hiçbir problem yok- ne anlatmak istediklerine odaklandığımızda filmden çok şey öğrenmiş oluruz.

Müslümanlar üzerinde batının hiçte hoş olmayan fikirlerini gerek basından, gerekse bizzat batının faal vaziyetinden anlamak mümkündür. Irak, Afganistan, Filistin, Ortadoğu... Müdahale için bir şeyler şart, o şartlardan biride olmayanı var, olanı da yok etmek/göstermektir. Her ne kadar Müslümanların dünya genelindeki tanımı, her şeye "amin" diyen, kabullenen, sesini çıkartmayan, kendi içlerinde bile birlik olamayan topluluk diye baksalar dahi, onların da eminim bir Khan'ı vardır.

Filmin çekilme amacının bu pis ve zalim algıyı yıkmak olduğunu belirten Karan Johar, bir röportajında şu sözleri söylemiştir: Oldukça önemli bir zamanda olduğumuzu düşünüyorum, çünkü milletimizin birlik olması cok büyük anlam taşıyor ve ben bu duruma şahitlik yapabildiğim içinçok mutluyum. Herkes terörün bir dini olmadığını ve asla olmayacağını biliyor. Bir film yapımcısı olarak, sosyal bir sorumluluğum, görevim olduğunu biliyorum ve bu görevimi yerine getireceğime dair söz veriyorum. Benim Adım Khan, Hinduların ve Müslümanların hiç olmadıkları kadar birlik oldukları bir zamanda başladı.
Dünyanın gidişatını politikacılar değil, sanatçılar değiştirecektir. O yüzden mücadeleye devam edilmeli, ve en doğrunun ne olduğunu iyice sezip ona göre ürünler ortaya koyulmalı. Onlardan biridir bu film.

Aspergerle ilgili daha önce küçük küçük bilgilere sahiptim. Filmden sonra araştırma yaptım. Galiba Shahrukh Khan bu rolüyle kendini bir kez daha kanıtladı. Filmfare tarafından 2011 yılında en iyi erkek oyuncu ödülünün de sahibi oldu. Aynı zamanda Filmfare, en iyi kadın oyuncu ödülünü Kajol'a, en iyi yönetmen ödülünü de Karan Johar'a verdi.



Otizmin ne olduğunu bilen kişi sayısının az olduğunu düşünüyorum. "Otizm" var, ama sadece var. Filmde bu durumu (engel konularını) kullanmak, filme her zaman risk katar. Abartılı oynandığını düşünürsek fazla tepki alır, var olan engel doğru yansıtılmadığında yine tepki alır. Dozunu ayarlamak ise bence her zaman zordur. Otizmi ne kadar kullanacağına ve oyuncunun bunu ne kadar hazmedeceği de büyük önem arz eder. Shahrukh Khan bu yükten iyi sıyrılmış.

“Benim adım Khan ve ben terörist değilim…” repliği henüz filmi izlemeden size kadar ulaşır, işitirsiniz. Filmin en önemli repliklerinden biri olan bu ifadenin peşinden koşan Khan'ın hikayesiyle de sizi ikinci kez etkileyecektir. Dışarıda başkalarının savaşı sürerken, mutlu olmayı başarmış çekirdek bir ailenin dramı eminim yine dışarıda yaşanan birçok haksızlığında sembolü olmuştur. Khan ve ailesi bizlere görünen tarafı bu anlamsız savaşların, görmediklerimiz de var. Bu kaosun ucu hepimize dokunuyor.

Neler Öğretti?

  • Sevginin her dilde ortak olduğunu ve her dinde aynı işleve sahip olduğunu yönetmenle birlikte ortak payda olarak kabul ediyorum.
  • Ya iyi bir insanızdır, ya da kötü bir insanızdır. din kriter değildir, insanlık kriterdir vurgusu ile 11 Eylül saldırılarını baz alarak ayrımcılığı anlatıyor. terörün dini olmaz nefret tehlikelidir temasını asperger sendromu olan baş kahramanımız Rızvan Khan ile daha doğrusu onun saflığı ve masumiyeti ile veriyor. (***)
  • Filmi izledikten sonra "Müslüman propagandası yapılıyor" demediyseniz, film sizin için iyi geçmiş demektir. Propaganda için Hitler'i incelemek daha anlamlı olur.