Meleklerin Mucizesi Film Eleştirisi

   Film 4 Nisan 2014 tarihinde vizyona giren, yönetmenliğini Kanıt Dizisinin yönetmenliğini de yapan Biray Dalkıran’ın yaptığı, Nur Türkşen ve Alev Toprakoğlu Uzma’nın senaryosunu birlikte kaleme aldığı romantik komedi dalındaki Türk yapımı filmdir. Başrollerinde ise Hakan Türkşen, Gaye Gürsel, Cem Kılıç, Altan Erkekli, Ayşen Gruda, Dilek Serbest, Yıldız Asyalı ve Ferdi Atuner yer alıyor. Filmin İmdb puanı ise 3,9’tur.

İlk başta oyunculuk performansları hakkında bir iki kelam etmek gerekirse; Hakan Türkşen’i yönetmen zorla oynatmış gibi, çekimler çabuk bitse de, Hakan Türkşen bir an önce setten gitsem havası içinde idi. Kendini izlerken epey daraldım. Birde yapmacık duruşu, mimikleri ve performansı eklenince ayrı bir daraltıyor. Hem karşısındaki kişilerin oyununu düşürmüş, hem de o kadar yapay oynamış ki arka plan, arka fondaki müzik veya diğer oyuncuların performansı hiç bir şekilde kurtarmıyor. Bu performansa yer yer diğer oyuncular da eşlik edince, oyunculuk performansı açısından izleyen için eziyete dönüşüyor. Seyirciyi sinirden güldürecek derecede inandırıcılıktan yoksun bir oyunculuklar var diyebilirim.

   Filmimizin olumlu tarafı nerede yok denecek kadar az, başta belirtmeliyim ki ilginç ve güzel bir konusu var. Senaryosunun aslında sürprizli olması başka bir artısı. Bize anlatmak, öğretmek istediği bir şeyler var, yani filmin bir derdi var. Şahsen bir derdi olan, bize bir şeyler anlatmak isteyen filmler gözümde her zaman daha avantajlı. Yönetmenimiz kaliteli görüntüler yakalama konusunda da gayet başarılı, bu konuda görüntü yönetmenini de ayrıca tebrik ediyorum.

   Filmimiz ile ilgili söylenecek olumsuz eleştiriler maalesef çok fazla sayıda; İlk olarak Hakan Türkşen’in kendini attığı sahne içler acısı, eğer efekt yapamıyorsan hiç yapma. En azından hakkını vererek animasyon filan kullan daha iyi. Animasyon da yapamıyorsan, adam atlarken bir iki kamera hilesi yap. Melek ilgili bazı efekt sahneleri de, atlama sahnesinde ki kadar içler acısı idi. Konusu bu kadar güzel olan filmin diyalogları çok özentisiz idi. Seyirciyi aptal yerine koyan kör gözüm parmağına olay gelişmeleri. Örneğin; kahramanlarımızın üstüne tüylerin dökülmesi. Acaba kaç tane ev hanımı teyzemiz camdan aşağı, sokağa, yastıklarının tüylerini döküyor. Yine Hakan Türkşen’in bir tüyün peşinden gidip restoranın önünde durması. Ve her şey o kadar sahte olur ki Hakan Türkşen gelir tüyü alır, restoranı fark eder, restorandakiler dışarı çıkar, dışarı çıkınca birden konuşurlar, Hakan onları dinler, sonra onlar Hakan’a bakar. Arkadaş bu kadar mı sahte bir olay kurgusu olur, seyirci gözünüzde bu kadar mı aptal. Nerede Kanıt’ı çeken Biray Dalkıran dedirtti bize bu film bol bol. Romantizm desen ben göremedim filmde, komedi desen filmde onu hiç bulamadım. Tek gülebildiğim çok kötü oyunculuk performansıydı, o da maalesef sinirden.

   Kısacası anlattığı konu ve verdiği mesaj itibari ile güzel iken, oyunculuk performansı, sahte efektler ve seyirciyi aptal yerine koyan olay örgüsü ve özentisiz diyalogları nedeni ile film zaman kaybına dönüşüyor.

Tüm sinema severlere iyi seyirler…


Not: Eleştirilerimin çok ağır olduğu, kolay kolay film beğenmediğim için sıkça eleştiriliyorum.
Özellikle beğenmediğim filmlerin hayranları elitistlikle bile suçluyorlar beni. İmdb'nin gelmiş geçmiş en kötü filmi bir Türk yapımı. En kötü 10 filmden 4 tanesi Türk yapımı. Son zamanlarda bolca film üretiyoruz ama maalesef kalitesiz filmler üretiyoruz. Gişe de iş yapsın diye yada iktidarı övüp pastadan pay alayım diye sipariş üzerine film yapılıyor. Bunu da ana akım medyada bize sinema sanatı diye anlatıyorlar. Maalesef eleştirilerimin ağır ve fazla olmasının nedeni Charlie Chaplin filmlerinden Hayat Güzeldir'e, Piyanist'ten Can Dostum'a, Sürü'den Eşkiya'ya gerçek sinema sanatını ortaya koyan filmleri gelecek nesillerde ki çocuklara izlettirmeden büyümesin, büyüyenler de oturup boş vakitlerinde izlesinler diye. Çünkü düşüncenin ve düşünmenin unutturulmaya çalışıldığı topraklarımzda düşünmeye zorlayan filmlerin kıymetinin önemi artıyor.