Aşk Hiç Biter mi?

Henüz 13 yaşındaydım. Belki birçok kez görmüştüm ancak hiç biri o anki kadar dikkat çekici olmamıştı… Evet, bu demiştim bu uzakları yakın edecek mutluluk getirecek, özgürce her yeri gezecek, üstümüzde mavi gök, sağımız solumuz yeşillik, karşımızda batmak üzere olan güneş… Huzur…

İşte bisiklet ile olan aşkım ve ilk beni etkilediği zaman bende hissettirdiği hayaller ama gerçekler acıydı ve çocukluk yıllarımda hiç bisikletim olmamıştı. Yaşadığım mahalle kültürünün en güzel yanlarından biri: "bir tur versene" idi. Cevap ise hep "evet"ti bu sayede bisiklet sürmeyi öğrendim ve sanki benimmişcesine bir çok arkadaşımın bisikletini saatlerce sürebilmiştim. Her yaz tatilinde çalışıp para kazansam da bir türlü ailemden onay alamadığım için bisiklet alamamıştım…

Aradan geçen 17 sene sonra 30 yaşında Beşiktaş Ortaköy arası yürürken yanımdan geçen bir bisikletin rüzgarı çocukluk aşkımın üzerindeki külleri savurup atmış ve bu ateşi tekrardan alevlendirmişti. Bu sefer şartlar daha farklıydı evlenmiş ve görme engelliydim (az gören %20)

Önce kendimi ikna edebilmem gerekiyordu bu görüşle ve İstanbul trafiğinde ne kadar mantıklı bir iş yapıyorum? Ancak tutkum öylesine çoktu ki tereddüt bile etmedim ve eşimi ikna ettikten hemen sonra ilk bisikletimi aldım…

O günden bu güne 5 adet bisiklet değiştirdim hepsine isimler verdim Uykusuz, Keçi, Düldül, Asi ve Mavi şuan kullandığım ve görselde olan Kara Şövalye... Hepsi ile yaklaşık 20 bin km yol, emek, anı ve eğlence var.

Ve ne zaman sele üzerine çıkıp pedal çevirmeye başlasam zamanın, mekanın hiçbir önemi kalmaksızın, 13 yaşındaki heyecanım ve o günkü hayallerim sürüyor gibi pedal çeviriyorum.

Sonuç içinizdeki çocuk yaşadıkça, aşk hiç bitmiyor...
Tanıştıralım "Kara Şövalye"