Küçük Kız & Kedi İronisi

"Hayat sokaklarda"dır efendiler! Kopun, ayrılın, dağılın, nazik kıçınızı kaldırın ve pencerenizden dışarı bakmayı kesinde, dışarı çıkın!
Falanca yerden evime doğru giderken yayan olarak, her zaman kullandığım bir sokağa girdim. Güneş soğuk yüzünü göstermesine rağmen sokaklar ufak tefek, şirin şemberek -yeni kelime kazandım- çocuklarla doluydu. Oldukça kul bir şekilde adımlarımı adımlatırken, minik bir kızın koşuşturması dikkatimi çekti. Olduğum yerden izlemeye başladım.
Bu minik şeker kız neden sağ sola koşuşturup duruyordu? Suratındaki tatlı gülüşün sebebiyeti neydi? Üzerindeki kırmızı elbise neden bu kadar göz alıcıydı? Şimdi cevaplar...
Minik kızımız bir "kedi" kovalıyordu :) Kediyi tarif etmek gerekirse 2-3 yaşlarında pembe burunlu siyah-beyaz tenli kısa kuyruklu bildiğimiz Türk kedisi :) Bilmiyorum ne haltlar yediğini ama minik kızımızı peşine takmayı başarmış... Kedi işte abi, neresinden bakarsan bak şirince gözükür gözüme... 
Kız kovalayıp (iki üç dört beş adım attıktan sonra) duruyordu. Kedide naz yapar gibiydi sanki :) Bir türlü gitmiyor uzaklara... O da sevmiş olmalı kırmızı elbiseli minik kızı. Yaklaşık 4-4.30 dakika seyrettim bu ikiliyi. Keyifler yerinde :)
Ve kendi içimde değişik hikayeler kurmaya başladım. Korkan kedinin yerine kırmızı elbiseli kızı, kırmızı elbiseli kızın yerine ise pembe burunlu kediyi koydum. Hikayemizin kahramanları yine bu şirinimsi ikili :) Kediden korkan minik kızın kaçmaya çalışması zor gibi. Çünkü kedi ondan daha hızlı (9 can hızında) Oh! Aman Tanrım... O pisi pisi, minik kızı kapana sıkıştırmış! "Ağlayan miniğe yardım etmem gerekiyor" falan hissiyatına kapıldım ben. 
Hop! Kafamda kurduğum hikayeydi bu sakin ol... Reeli düşündüğümde de "O zaman zavallı pisiciğe yardım etmem gerek" dedim. "Lan ne kadar da iyi niyetli bir aptalım :)" dedikten sonra "Ne haliniz varsa görün! Ben eve gidiyorum" dedim. Gittim.
Hani aklım onlarda kaldı ama onlar mutluydu :)