Nükleer Sızıntı

Bunu sana anlatmak zor, bugünlerde daha zor. Ve gittikçe zorlaşıyor… Bekledikçe daha kötüye gidiyor işler, sanki kontrolümdeymiş gibi ya, iyice dağılıyor konu. Kaç kere düşündüm, kaç kere eşikten döndüm, kaç kere yoruldum, kaç kere öldürüldüm, kaç kere daha benim yerime konuşacaklar? Başarılı olduğum sadece bir konu olsun elimde, en azından oradan gideyim sonsuzluğa kadar. Birçok işi aynı anda mı yapmaya kalkıyorum her seferinde bunu tam olarak anlamıyorum ama elimde kalanların sadece kocaman bir laf torbası olduğu ortada. Çok konuşup hiçbir şey yapamamak… Zamanı dizginleyemiyorum, ipler elimden sıyrılmış gibi, sudan daha ucuz zaman. İzlemeyi seviyorum, tüm olup biteni izlemeyi seviyorum. Sonra kendi içimde eleştiriyorum, sonra yine izliyorum. Olaylara müdahale edemiyorum. Suçlu kimseler gibi kenarda oturuyorum. Kabuğumdan çıkamıyorum. Gördüklerim gözüme hep büyük geliyor zaten elimle de tutamıyorum. Onun içinde uygun zamanı bulamıyorum. O, zaten… Bize ne ondan ya… Buda hayatımda bir nokta kadar etki edip çekip gidecek, (senden bahsetmiyorum) beyninin sonuna kadar yolun var!

Bülent Ortaçgil bile soruyor, “Kendi kendine bir sor, nereye kadar?” aynen öyle. Aşk başlar, aşk biter, kimilerininki başlamadan biter, kimilerinin de başlar ve uzunca sürer sonra film yine biter. Peki, burada önemli olan ne? Aşkın başlaması mı, bitmesi mi, yoksa elinde sonunda başladığında mutlaka bitmesi mi? Şöyle buz adam olsam, hiç başlamasam, ona adım bile atmasam, belki daha duygusuz ama en azından kafam daha rahat olurdu. Bir an önce kalbimin olgunlaşmasını istiyorum. Büyüsün, adam olsun. Sahip olduğu bedeni yormasın, aklıma engel olmasın. Daha öncede başıma geldiği gibi şuan yine tüm aşk şarkıları çok saçma geliyor. Yalnızlık ömür boyu…
Zorlamamak, her istediğine “tamam” demek, ne bileyim o sıkılmasın, kırılmasın diye güler yüz göstermek bir yerden sonra işkence haline dönebiliyor. Aha küfrettim (yok kızım ya sana değil), şuan uyumuyorsan, kesin canın sıkkın kesin. Nasıl oldu da kabul ettim derdine düşmüş olabilirsin, şey yani bilen biliyor, keşke istemeseydim. Pişman değilim ama içim rahat değil. Hani böyle yol ikiye ayrılıyor ya, birini niye seçmek zorundaysak, git geri dön yolundan, neyse bak hala ağaçların, çalılıkların arasından kaçabilirsin. Zorla değil, iyice düşün, nasıl olsa söylersin sen.