Ordinaryüs Baba

Ne koyalım adına yüce Ordinaryüs? Artık eski nesillerde göremiyor gelecekten bir kare. Düşünme yetileri sömürülmüş gençlere kim yardım eli uzatacak ki? Eğitim dediğimiz hadise, kendini kurtarabilse önce, belki kendini aydınlatabilir. Kuru ekmek kavgasına düşeceğimiz günlerde gelecek, hep hazır yemekle sürmeyecek. İhtiyarların yerini alacağız ve onlar kadar aciz kalacağız. Yeniden yenileniyor hayat, bir karış, bir karış küçülüyor toprak. Ömürler desen zaten bol kepçeyle dağıtılmış.

Bir meslek var hayalimde, masa başı ve dolgun maaşlı. Ama önce birilerinin ayaklarını yalamalı! Para kimde ey Ordinaryüs? Ona gideyim, aş dileneyim, sadık köpeği olup, işini alayım! 40 sene aç gezip, geri kalan ömrüm ile sefa süreyim. Kadın! Üzerindekiler de ne? Soyun çabuk, günah etme. Kiralık bedenlere laf söyleme! Onlar kadar namuslu olamadık nihayetinde... Çocuklarım var, dahası yolda, kimi ağlar açlıktan kiminin keyfi yerinde en başından. Hangisini satayım karanlığa? Kimi vereyim en ucuza? Evlat sonuçta...



Senle konuşuyorum Ordinaryüs! Ey en büyük senle konuşuyorum! Bir insan istiyorum, misal sen gibi. Gelsin istiyorum dünyaya, bir dokunsun havaya. Yerle bir etsin başımıza, evsiz kalalım, ayazda yatalım, yağmur suyuna muhtaç olalım, elindeki lokmaya baka kalalım, küfretmekten kahrolalım sonra gidelim yanına halini hatırını soralım? Önce söve söve bitirelim, sonra başımıza taç edelim. Bu iyidir, devam etsin diyelim. Alışalım ona, sıçsın ağzımıza, biz şükredelim. Var mı öylesi?

Bak Ordinaryüs, bu en birinci babam, yanındaki de anam! Sence ne işleri var orada? Yetmemiş mi iki kişilik dünya? Söylesene Ordinaryüs! En büyük , en güçlü, en kuvvetli! Neden yalnızsın tepede? Kim ardına dönüp bakıyor yüzüne? Ben kafamı kaldırdım havaya, kopar bedenimden düşer az sonra. Bilerek ölmek denir ya buna; Ölmek nedir Ordinaryüs Baba?