6.Engelsiz Üniversiteler Çalıştayı

Bu sene Yeditepe Üniversitesinde altıncısı düzenlenen Engelsiz Üniversiteler Çalıştayı Programına ilk kez katılıyorum. Çeşitli üniversitelerin engelliler için yaptığı, yapacağı çalışmaları sunma ortamı vardı. Akdeniz Üniversitesini temsilen Engelli Öğrenci Destek Birimi sorumlusu, Sayın Fatma Ünlüsayan ve temsili öğrenci olarak ben, seminerde yer aldık. İki gün süren bu organizasyonda günde beş oturum ve beşer konuşmacı yer alıyordu. Akdeniz Üniversitesinin sunumu ikinci oturumda yer alıyordu. Eğitim Öğretim Yönergesi ve Engelsiz Kampüs projesi sunumundan önce ve sonra diğer üniversitelerinde bizden bahsetmesi gurur vericiydi. Salonda yaklaşık 270 civarında katılımcı yer alıyordu. 50’nin üzerinde gönüllü öğrenciyle toplantıya yardımcı olan öğrencileriyle Yeditepe Üniversitesi genel olarak temiz bir organizasyona imza attı.

Açılış konuşmalarını Yeditepe Üniversitesi engelli öğrenci birimi danışmanı hemen ardından birim sorumlusu ve birim mütevellisi, son konuşmacı da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü yaptı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Sayın Fatma Şahin toplantıya teşrif etmediler. 1.Panele başlamadan önce Yeditepe Oda Orkestrası güzel bir dinleti gösterisi sundu, ardından çay ve kahve molası…

1.Panelin konusu “Dünden Bugüne Çalıştaylar ve Kazanımlar” 2006 yılında anayasal değişiklikle üniversitelerde engelli birimleri kurulmasına karar verilmişti. O yıllarda tüm 80-90 civarında ki üniversitelerin birçoğunda ya da hepsinde bu bildiri sadece kâğıt üzerinde gözüküyordu. Okullarda engelli birimleri var fakat faal değillerdi. 2009 yılında hareketlenmeler başladı çünkü birimlerin başına özveriyle çalışacak kimseler gelmeye başlamıştı. İlk yıllarda tam olarak hesaplanamayan engelli öğrencilerin sayısı sonraki sene yarı yarıya düşebiliyordu. Kayıp öğrenciler neredeydi? Takip edilmeyen öğrencilerin okulda tutunamamaları sonucu eğitim hayatlarına son vermek zorunda kalıyorlardı. Keza akademisyen kimselerin bile şu cümleyi kurabiliyor olmaları da işin içinde büyük pay sahibi oluyordu, “özürlü öğrenciyi okutup da ne olacak?” işte gerçek bir engelli zihniyet!

Kimi üniversitelerde engelli birimleri kurulurken baya zorluklar yaşanmış. Rektörlerin bu konuya soğuk kalmaları, birimlerin kurulmasını isteyen akademisyenlerin işini zorlaştırıyordu. Toplantının başından sonuna kadar ortaya atılan bir soru vardı ve cevabı kesin olarak kimse vermedi. Soru şuydu: “Engelli Öğrenci Destek Birimlerinin başında, akademisyenler mi, yoksa idari personeller mi yer almalıydı? Şahsi kanaatimce, bu işi gönüllülük esaslarına dayandırarak yapanların iyi niyetinden şüphe etmiyorum fakat elbette bu işi yapanlar ekstra bir ücret ya da idari personelse tabi ki maaşını almalı. Almalı çünkü hak ettiği şeyi alıyor. Elbette bu iş sadece para için yapılırsa iyi sonuçlar elde edilmesi güç olur. Devir atlayarak yönetimci kadro değişerek ve özverileriyle birimi idame edebilecek kişilere ihtiyaç vardır.

Toplantı boyunca erişebilirlik ve ulaşım konuları hep dillerde dolaştı durdu. Akdeniz Üniversitesi bu konuda özellikle Yapı Denetim Daire Başkanlığı ile iyi işlere imza atıyor. Kampüs içine yeniden yapılmış ve engellilere uygun hale getirilmiş 6 kilometrelik bir kaldırım yer alıyor. Diğer üniversitelerin de bu konularda çalışmaları var. Önce ulaşımda kolaylık sağlanmalı. Engellilere uygun teknolojik altyapıya sahip ayılı üniversite var, Boğaziçi, Ege, Anadolu ve Akdeniz bu konuda öncülük yapıyor. Eğer tercihler esnasında engelli bir bireyin kendine en uygun şartlarda eğitim verebilecek okulu arıyorsa, onlardan biri kesinlikle Akdeniz olabilir.

Etik konusunda da ortada kalan açıklamalar vardı. Etiğin tanımını yaptılar. Peki, “engelli etiği” olarak kıskaçlamak ne kadar etik olur? Kafa kurcalayan bir ton açıklama geldi. İlginç ve trajikomik hikâyelerle dinleyicilerde ortak oldu. Birçok üniversite bu konularda ortak bir yol izliyor, bölgesel toplantılar düzenleniyor. Çeşitli proje ve fikirler sunuluyor. Onların ne kadarı doğru ve ne kadarı hayata geçebilir tartışılır.

Organizasyonda görevli arkadaşların ilgi ve alakaları oldukça güzeldi. Seminer de çay ve kahve molalarında elliden fazla gönüllü öğrenci hizmette bulundular. Kokteylde sunulan ikramlar arasında kırmızı şarap dahi vardı. Vakıf üniversitesi olmak bu galiba… bu organizasyonun ilerleyen senelerde bizim üniversitede olma ihtimalini sordum ve aldığım cevap buruk bir gülme getirdi. Devlet üniversitesi bu organizasyonu kaldıramaz galiba. 6.düzenlenen bu çalıştayın devamında da yer almak isterim. Ve salonda eski arkadaşlarında sesini mikrofondan duymak pek garip geldi. 7.Engelsiz Üniversiteler Çalıştayın’da umarım daha çok projenin hayata geçtiğini öğrenmiş oluruz.