Çakallarla Dans - Neler Öğretti?

“Sözüm meclisten dışarı dostlar, bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum. Hani dilim dilim doğrasalar beni Marmara, Ege, Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum. Derdim öylesine büyük ki dostlar, kırka yarıp yine kırka bölseler ve kırk bostana gübre diye serpseler, kırk bin tane ot biter de kırkbini de deva olur diyorum.” Ve başlıyoruz… Oyuncu kadrosu bence iyi isimlerden oluşuyor. Cengiz Küçükayvaz, Hakan Bilgin, Sümer Tilmaç, Erdal Tosun, Tuba Ünsal ve Kemal Uçar gibi. Yönetmen ise, Murat Şener. Çok basit bir komedi örneği olmuş ve izlerken keyfi alınacak replikler çokta yok. Tabi, o küfürlü sahneler dışında, oraya ister istemez refleks olarak gülüyoruz. Eşcinsel hakem ve Boluspor’un maç öncesi dua olayını iyi işlemişler. Polis rolünde oynayan elemanlar çok etkisizdi. Bir kere işin saçmalığını seveyim ki, telefon konuşmalarını dinliyorlar ama telefonla konuşulmayan sahneleri bile dinleyebiliyorlar, nasıl oluyor bu? Hani ajanları falanda yok ki dinleme cihazı koysun adamların bir tarafına? Halı saha maçından fazlaca keyif aldığımı söyleyebilirim. Bide uzun zamandır topa dokunmadığım içinde olabilir. Silahla sahaya dalan abinin kaleciye sıktığı kurşun, tamda topu yakalamak üzere zıplayan muhasebeci arkadaşımızın eline gelince, aha gol oldu. Kaleci yerde… Güleyim mi üzüleyim mi ya, bir de karısına aynı şekilde tabi… Muhasebeci abimizin para düşkünü karısının “götümkare” adında alan ölçüm birimini bulması çok güzel argolanmış. Muhterem din kardeşimizin (dinine en düşkün olan abimiz) istemeden kullandığı uyuşturucu sonucu girdiği komik üstü hallere yandım bittim. 110 Taksim-Kadıköy otobüsünde yaşadığı sıra dışı akbil basma kafasını bir gün denersem eğer şoförden aynı tepkiyi alır mıydım? Fırıncı abimizin sakinken sinirlenmesi, sinirliyken aniden sakinleşmesi falan tuhaf yani. Şerefsiz Metin’e bir şey demiyorum. Ha o alkolik abimizin karısını aldatmasına bende kızıyorum bakınız. Halı saha maçlarında “garide gari” diye oynamaları falan çok eğlenceli, ben bu oyunu oynayan bir kız görmüştüm, ne yapıyor bu deli falan demiştim. Şimdi kızı anlıyorum gari.

Farklı inançlar, farklı yaşam tarzları olan insanların aynı mahallede dost ve kardeşçe yaşıyor olması, mozaik bir ülke olduğumuzun göstergesidir. Her taraftan bir iki kişi var. Artık has İstanbullular da kalmıyor… Toplama şehir! Futbolda yaşanan bahis olaylarının en çok o işten ekmek yiyen ve o işi icra edenleri izlemekten zevk alan kimseleri etkiliyor. Tepedeki adamlar keyiflerine göre, kendilerinden altta olanların geleceği ile oynayabiliyor. Yapılan kötülüklerin elbet bir gün geri döneceğini bilmemiz gerekiyor. Adaleti dağıtan, kimseyi es geçmeyecektir, ya da genel af diye bir şey çıkmayacaktır. Ne yaptıysak karşılığını bulacağız. Gerçekten çakal olanlar var, ve çakallarla dans eden çakallar da var. Bu tıpkı, iyilik yapmak isteyen birinin iyi olmaya çalışması gibi bir durum. Eğer iyi olamazsan yaptığın iyilik, gerçekten adı kadar sahici olur mu? Kılıf uydurmak gerekir bazen bulunduğun ortama göre. Bazen de kalıbı sen belirlersin, eğer en büyüksen. Dans etmek sanattır, sanata saygımızın sonsuz olduğu aşikârdır. Hadi iyi tangolar size!