Empati Tüneli (Etkinlik)

İnsanların birbirini anlayabilmesi için aralarında empati kurmalarına ihtiyaçları vardır. Birini anlamak yetmiyor bazen, onun yaşadığı zorlukları kendinde yaşamalısın ki, tam anlamıyla olayın içinde kendini görebilesin. Özellikle sağlıklı insanlar ve engelli insanlar arasında bir kopukluk var. Bu uzaklığı kırmak, dışarıdan bakıldığında ifadesizce geçip gitmelerin sonunu bir şekilde getirmek gerekiyor. Empati, tamda burada devreye giriyor ve engellilerin yaşadığı zorlukları, hiçbir engeli olmayanlarda birebir yaşıyor. Onlar için ufak bir tümseğin ne gibi sıkıntısı olabilir ki? Tekerlekli sandalye kullananlardan başka o tümseğin yarattığı zorluğu kimse kolay kolay anlayamaz. Bizim istediğimiz, acıtasyon yaparak, toplumun farkındalığını arttırmak değil. Sıkıcı bir seminerle de bunu yapmak zor görünüyor. İşte “empati tüneli”nin görevi de burada devreye giriyor. Hazırlanan çeşitli engel parkurlarında, çeşitli engel gruplarının yaşadığı ufak görünen sorunları, engeli olmayan arkadaşlarla beraber hazırlanan parkurda denedik. Akdeniz Üniversitesi öğrenci topluluklarından, Bilincimiz Engelsiz Tercihimiz Akdeniz Topluluğu (BETAT), tarafından düzenlenen bu etkinliğin temel amacını açıkladıktan sonra, etkinliğe katılım gösteren arkadaşların izlenimlerini de birazdan paylaşacağım. Topluluk üyelerinin katılımları ve çabalarıyla bu sene ilk defa düzenlenen etkinlik iki gün boyunca sürdü. İlk günde beklenenden fazla ilginin gösterildiğini söyleyebiliriz. 80 adet yeni bilinçli öğrenci topluluğa üye olurken, ikinci gün bu sayının artması bekleniyordu ve öylede oldu. 

İlk günün genel değerlendirmesi şu şekilde özetlenebilir: Parkur kurma aşmasında hummalı bir çalışma söz konusuydu. Zaten o anları video kaydına aldım. Parkur hazırlığı tamamlandıktan sonra görev dağılımı yapıldı ve görev yerlerine geçtiklerinde açılışı biz yaptık, yani parkurdan ilk biz geçtik. Topluluk başkanının tanıtıcı konuşmasının ardından artık resmen başlamıştı etkinlik saatimiz. Yavaş yavaş oluşan kalabalığın ilgisini hissetmek mümkündü. Etraftan geçenlerin durup bir kere baktığında “burada ne oluyor?” dediğini hissedebiliyorsunuz. Dikkatlice parkuru incelediklerinde ve parkur üzerinde deneme yapanları görünce kimisi “bende denemek istiyorum” dedi ve onlara eşlik ettik. Eşlik ettiğim öğrenci arkadaşların kendi kendine konuşmalarını duyunca (tekerlekli sandalye parkurunun üzerindeyken), gerçek anlamda bozuk yolda ilerlemekte güçlük çeken bedensel engellilerin yaşadığı zorlukları hissedebiliyorlardı. Zor bela parkuru tamamladıktan sonra yüzlerinden iki tür anlam çıkartabiliyordum. Öncelikle parkuru tamamlayabildiği için mutluydu ama yaşadığı zorluğu yıllarca çekmek zorunda olanlar içinse üzülüyordu. Onlar için elinden geleni yapmaya söz veriyorlardı. Daha parkurun ilk engelini geçemeyenler dahi vardı, geçemediler ve orada bıraktılar mücadeleyi, ya gerçekten bu zorlukları yaşamak zorunda olanlar ne yapacaklar? Özellikle tekerlekli sandalyeyi kullanan kız arkadaşların biraz daha başarısız olduğunu gözlemledim çünkü o aracı kullanmak, o engelleri aşmak için kol kasına son derece ihtiyaç duyuluyor. Yine bedensel engelliler için hazırlanan ufak bir yer vardı. Sağ kolunuzu kullanamayacak şekilde etkisiz hale getiriyorlar ve sizden ayakkabınızın bağcığını çözüp tekrar bağlamanızı istiyorlar sonrasında ise giydiğiniz montun fermuarını kapatmanızı istiyorlar. Bunu denedim ve başaramadım. Tekerlekli sandalye parkurunu defalarca denedim, takılıp kaldığım yerde öylesine hırs yaptım ki bir ara aşırı zorlamandan dolayı olsa gerek kalbime ağrı girdi. Ufak bir rampadan yukarı çıkarken tepetakla olduğumu da söylemeliyim. İşitme engelliler içinse, bir kulaklık veriliyor içinde yüksek sesle müzik çalıyor ve o gürültüde karşınızdakinin ne dediğini anlamaya çalışıyorsunuz. Elbette onu duymuyorsunuz. Bunda da pek başarılı olamadık. Görme engelliler için hazırlanmış bir yol vardı. Yolda ufak tefek engeller ve yolun sonunda bir masa, masanın üzerinde anahtarlar vardı. Gözler bağlı bir şekilde yalnızsın ve elinde bastonunla o yürümeye çalışıyorsunuz. Bunu denemedim çünkü zaten deneyimim var. Beklenen ilginin gösterilmesi önce bizleri sonra da topluluk adına mutluluk vericiydi. Etkinlik esnasında neşeli bir ortam vardı, müzik eşlinde deneyimlerimizi gerçekleştiriyorduk. Bir nevi eğlenirken öğreniyorduk.

Etkinliğin 2.günü ise: Benim için 15 dakika geç başladı, uyuya kalmışım. İlk güne nazaran katılımcı sayımız çeyreği kadar daha azdı ama güzel olan, ilk gün etkinliğimize katılanların birçoğu ikinci günde de bizi yalnız bırakmadı. Toplam da yeni üye sayımız 120 kişiyi geçerken elbette bu sayının tamamını toplantılarımızda görmek zor olacaktır fakat istekli olanların sayısı azımsanacak derecede değildi. Görevlilerimizle, tekerlekli sandalye deneyimi yaşayan bir arkadaşımızın arasında geçen diyalogda şunlar konuşulmuş:

“Tekerlekli sandalye kullanımının ne kadar zor olduğunu zaten biliyordum fakat birebir denedikten sonra bu zorluğu yaşadım ve parkuru tamamladıktan sonra bisikletime binip evime dönerken kendimi tuhaf hissettim.” Aslında bizimde yapmak istediğimiz buydu. Her şeyi biliyoruz gibi görünüyoruz, bildiğimizi sanıyoruz fakat öyle değil işte! Yaşamadan denemeden anlayamıyorsunuz. Az görenler grubunda yer alsam bile, görme engelliler parkurunda gözlerim kapalı olarak bastonla yürüdüm ve bunu yaparken ürkek davrandım tıpkı ilk kez deneyenler gibi… İçinde olduğum durumun biraz daha kötüsünü denemeye kalktım ve hiçte kolay olmadı. Anlatmak istediğimiz buydu. Elbette olumsuz yönde eleştirilerde aldık, mutlaka eleştirilmeliyiz de… Fakat her şeyin bir üslubu var. Tamamen şakaya vuranlarda oldu, gerçekten samimi duygularla deneyimleyenlerde oldu. Sabah gazetesinin, Akdeniz ekinde haber olarak yayınlanacak bugün. Bu etkinliğin fotoğraf ve videolarını da sizinle paylaşmayı planlıyorum.
Maddi manevi emeği geçen herkese kendim ve topluluğumuzun (BETAT) adına teşekkür ediyorum.