Hamile Adam (Tiyatro)

Günün anlam ve önemine ilişkin bir tiyatro gösterisi izledim. Oyun hakkında ki görüşlerimi anlatmaya çalışacağım. Gün içinde tiyatro gösterisine gitmek gibi bir planım yoktu, zaten plan yaparak yaşayamıyoruz. Arkadaşla beraber gittik salona (Atatürk Konferans Salonu – Akdeniz Üniversitesi Kampüsü), özel arabayla gidince böyle bir havalı falan oldu sanki. Salonda nereden bakarsan bin kişiye yakın öğrenci, öğretim görevlisi vardı. Protokol koltuğunda yerimiz hazırdı, eh bazı avantajlarımızı iyi yönde kullanmalıyız değil mi? Sahneye bir adım mesafede gösteriyi izlemeye koyulurken ışıklar söner ve sahne parlar…

Sahnede ilk görünen henüz on sekiz yaşındaki genç kızdı. Telefonla sevgilisiyle konuşurken, hamile olduğunu büyük bir heyecanla söyler. Sevgilisi tepki vermez, bir süre sonra çocuğu kürtajla aldırmasını ister. Kız, buna karşı gelir, telefon kapanır. Kızın annesi odaya girer, dertli gözükmektedir. Annesini güldürmeye çalışsa da bunu başaramaz ve annesinden derdini söylemesi ister, annesi hamile olduğunu söyler. Yeni doğacak çocuktan şikayetçi değildir fakat böbreklerinde yaşadığı rahatsızlıktan dolayı eğer doğum yaparsa ölme ihtimali yüksektir. Evin büyük kızı da hamiledir. Anne-kız arasında geçen konuşmalar gayet eğlenceliydi. Oyunun ilk bölümü böylelikle biter.

Oyunun ikinci ve daha eğlenceli bölümü ikinci kısımdı. Evin babası ve doktor arasında geçen uzun soluklu fakat güldüren ikili diyalogları görülmeye değerdi gerçekten. Doğa ve ahlak kanunlarına karşı gelmeyen bir zihniyete sahiptir. Yaşadığı bir rahatsızlık sonucu doktora gider ve kullanması üzere verilen hapları, karısının “kadın doğum” haplarıyla karıştırır. Düzenli ve uzun zaman boyunca kullanır. Doktorunun rutin kontrolleri devam ederken dünyada bir ilk gerçekleşmiştir. Evin babası hamiledir! Hamile olduğunu duyunca şaşırır. Kesinlikle normal bir durum değildir elbette. Bu olay üzerine yaşanan komik diyaloglardan bazılarına tüm salon alkışlarla gülüyordu. Hamile kalan adam çocuğunu, bu arada çocuğu erkek doğacaktır, oğlunu doğurduktan sonra “baba” mı olacaktı yoksa “anne” mi olacaktı? Peki, bu çocuğun babası kimdi? Kullandığı haplar sonucu iki yumurtası olmuştu ve karısı ile girdiği cinsel ilişki sonucu da hamile kalabilmişti. Başkanı olduğu doğumlu ilgili bir dernekte olmasına karşın kürtaja karar veriştir çünkü çevresinden gelecek tepkileri düşününce, bu çocuğun doğumu hiçte iyi olmayacaktı. Adam çıkmaza düşer… ikinci bölüm sonu.

Oyunun sonunu oynanmadı, yani anlatıcı olayları sözlü şekilde anlattı. Evin ergen kızı sevgilisi tarafından dövülünce çocuğunu düşük yaptı. Girdiği bunalım sonucu intihar eder. Evin annesi doğum esnasında ölür ve doğamayan bebeğini de kaybeder. Hamile baba ise oğlunu doğurmuştur. Bundan yirmi yıl sonrası… Yirmi yaşına gelen oğluna bir ihtiyacı olup olmadığını sordu. Çocuk. “bir ihtiyacım yok baba-anne” der ve seyirciyi selamlama sahnesine geçilir.

Belki ilk önce erkek yaratılmıştır ama kadınlar olmasaydı erkeklerde olmazdı. Düşünün ki kadın, bir insan yaratabiliyor. Elbette bunu tek başına yapmıyor fakat erkeğin yanında yaptıkları çok ağır ve kıymetlidir. Ülkemizde tecavüz ve taciz olayları hep yüksek orandadır. Haberlerde izliyoruz. Gelin görün ki ülkemizde tecavüz neredeyse yasal olmak üzeredir. Zira yirmi küsur erkeğin cinsel saldırısına uğrayan on üç yaşındaki kızın hayatı bir yana, devletimiz, kanunumuz, yirmi küsur kişiyi serbest bırakırken, suçlu olanın tecavüze uğrayan on üç yaşındaki kızın olduğunu söyler. Gülelim mi, ağlayalım mı? Erkek güçlüdür, en az kadınlar kadar… Dünya Kadınlar gününüz kutlu olsun. Böyle günler tamamen olmasa da kapitalizmin ürünleridir.