Piyasa Örneği

Piyasa en az iki kişi arasında yapılan alışveriş sonucu oluşur. Ekonomi dersinde işlediğimiz bu konuya fazla ilgi duydum, 13 saatlik otobüs yolculuğu sonucu uyumadan hem de, derse girip bu konuya dikkat edebilmek. Piyasanın attığı damar nokta bankalardır. Banka, para satar, karşılığında para alır. Medyada da piyasa söz konusudur. Yani medya piyasası… Burada özel kanal şirketlerinin yayınlarını parayla satın almaktan söz etmiyorum. Keza böyle bir durumda sorun olmuyor. Sorun şu ki: Ekranlarda izlediğimiz, dinlediğimiz kişiler bizlere fikirlerini satıyorlar. Bizde bunun karşılığında bir şey vermiyormuşuz. Nasıl vermiyoruz ya? En evvelde zamanımızı ona veriyoruz, onu izlediğimiz için dolaylı yoldan para kazanıyor, fikirlerini bize sunduğu (sattığı) için yine o karlı çıkıyor. Müthiş piyasası var bu işin! ABD piyasasına göre ise biz hala gelişmekte olan ülke sıfatındayız. Peki, bir ülke kurulduğu günden buyana hep mi “gelişmekte” olur? Netice de geliştiğimiz dahi yok!

Piyasanın ana maddesi paradır. Para kimdeyse piyasanın hâkimidir. Pazara hâkim olanlar ne üretirse, ne ürettirirse onları tüketmek zorunda kalırız. Üretim arttıkça tüketimde buna paralel ilerler. Peki, üretilen mal ya da düşüncenin (ben başka açıdan da bakıyorum), ne kadar kaliteli ve ne kadar maliyetli? Tüketiciler (yani bizler), zaten alternatifimiz az iken, kendimize uygun fikri, malı seçebilir miyiz? Sende “hayır” diyorsan, tek kafalı yönetim kürsüsünün önünde bayrak sallayan herkesten biri değilizdir. Siyaset piyasasını geçiyorum, en etkili silahlardan biri medya! Medya piyasasında kendi tarihini pazarlıyorsan yine kendine, bunda bir bokluk vardır. Muhteşem Yüzyıl (kötü reklam), kendi tarihimizi, kendi ellerimizle çamura buluyoruz. Bana bir bağlama birde yanık ses bulun getirin! Özümü özledim…