Maskeliler (Tiyatro)

Sosyal, siyasi ve daha baskın olarak psikolojik bir oyundu Maskeliler. Küçük oyuncu kadrosuyla büyük bir sorumluluk üstlenmişlerdi. Olay Filistin’de geçiyor ve İsrail’in yıllardır süre gelen sömürüsünden esinlenerek, İsrailli bir yazarın, Filistin gözüyle kaleme aldığı oyunun aslında nerede geçtiği çokta mühim değildi. Bu olay, ilerleyen yıllarda ülkemizde de olabilir. Dört duvar arasında üç kardeşin psikolojik savaşını izliyoruz. Dışarıda kıyamet kopuyor, içeride kardeşler savaşıyor. Dış kuvvetlerin gücü, öz kardeşleri birbirine düşman edebiliyor. Oyundan sonra fuaye oldu, şimdi oyun içinden notlar…

Oyun üç kişi için yazılmış, üç öz kardeş üzerinden oynanıyor. Kardeşlerden biri ülkesi için gayri meşru örgütle işbirliği yapmaktadır. En büyük kardeşleri İsrail için çalışmaktadır, ülkesini para için satan kesimden. En küçük kardeşleri ise henüz on yedi yaşlarında çoğu olaydan habersiz ve içlerinde en masumudur. Bu üç kardeş arasındaki diyaloglarla geçen oyunun çoğu yerinde bir durgunluk hâkimdi ama ani çıkışlarla seyircinin dikkatini tekrar toplamayı başarıyor. Oyunun ilk perdesi kapandığında oyunu terk etmeyi dahi düşünmüştüm ki, içimden bir ses kalmamı söylüyordu. Pişman olmadığımı söyleyebilirim. Dışarıda öyle entrikalar dönüyor ki, parası olanlar, büyük olanlar oturdukları yerden emirler yağdırırken, dört duvar arasında birbirini sorgulayan kardeşlerin dramı hiç kimsenin umurunda değildi. Filistin’deki insanlık dramının günümüzde dahi devam etmesi, gelecek için umutlu bakmamızı engellemekte. Zaten şöyle bir geriye dönüp baktığımızda dünya ne zaman uslu bir çocuk gibi koltuğunda oturmuştur ki? Nasıl alıştıysa, öyle devam edeceğinden şüphe duymuyorum; İnsanlığı değiştirmek içinse kılımı kıpırdatmak içimden gelmiyor. Oysa sanat, sosyal mesajlarıyla toplumu aydınlatmak ve bir şeylerin değişmesine yardımcı olmak için oradadır. Ancak o kadar yavaş ki ilerleyiş… Tahmini sayı olarak 300-400 kişi arasında oyunun sonunda yapılan fuayeye sadece 8 kişinin katılmasını neye borçluyuz? En azından fuaye de yapılan açıklamalar ve naçizane eleştiriler oyunu daha iyi idrak etmeme yardımcı oldu. Bir izleyicinin gözünden kaçmayan şu hadiseyi sizinle de paylaşmak istiyorum:

Tiyatro oyunu için bir erkek, beline gelen saçlarını kestirebiliyor çünkü oynadığı rolde gerçekçilik olmasını sağlamak içindir bu. Diğer bir oyuncuda küpe vardı. İzleyicinin sorusu da o küpe üzerineydi. Oyunun en son sahnesinde ışıklar oldukça kararmış orada bir cisim ve etrafında dönen cellatlardan birindeydi küpe. Kostümünde şapkası da vardı, kulağını kapattığını düşünüyordu ama izleyicinin gözünden kaçmamıştı bu durum. Geçerli bir açıklaması vardı, sağlık sorunların nedeniyle o aksesuarı oyun için çıkartamamıştı. İşini ciddiye aldıklarını sanıyorum, çünkü her ne kadar amatör sıfatıyla oyunlar çıkarsalar da (Oyun Evi Tiyatro Topluluğu) gayet başarılı oyunlara imza atıyorlar. Oyun sonrası düzenlenen fuaye de sorular cevaplandı ve gerekli açıklamalar dillendirildi.

Son bir haftada üçüncü tiyatro oyununa izleyici olarak katılmak beni sevindiriyor. Sosyal aktivitelerimi daha da yoğunlaştırmak amacındayım. Bakarsınız bir tiyatro oyununda görev dahi alabilirim? Çünkü her oyun çıkışı kendimi sahnede hayal ediyorum. Ama aklımda hep bir soru işareti kalıyor elbette. Bir ara şunu düşündüm; Sevgililer bir araya geldiklerinde “hadi film izlemeye gidelim” dediklerini biliyoruz, hani film izlemiyorlar orası ayrı konu ama keşke “hadi tiyatro oyununa gidelim” demelerini çok isterdim. Akdeniz Üniversitesi – Atatürk Konferans Salonunda, 9-17 Nisan arası Uluslararası Tiyatro Festivali düzenlenecek. O tarihler arasında okulda olamayacağım için üzülüyorum çünkü yurt dışından oyunlarını sergilemek için çeşitli gruplar gelecek, en azından birkaçına katılabiliyorum. Katılmayacağınızı bildiğim için sizleri de davet ediyorum…