Renklerin Telif Hakkı

"Renklerin sahibi olsaydı ortalıkta anadan üryan mı dolaşırdık" diye sordum kendime. Öyle ya, üzerimizdeki giysiler hep renkli. Odamızın duvarları, eşyalarımız, gökyüzü, bulutlar, güneş her şeyin bir rengi var. Kimin olum bu renkler? Hadi bir sahip bulduk, renklerin anlamları da var, bu anlamları kim yüklüyor renklere? Proflar bilimsel açıklamalarda bulunuyor fakat düz mantığına hayran olduğumun insanlarına "halk dili" kullanarak bir anlatın hele. Ahmet Maranki'nin renkler üzerine bir anlatısı var ama... Bir bakın isterseniz? (Renklerin Anlamları ve Etkileri)

Beyaz: Temizlik, saflık ve güven hissi verir. Hüzünlendirir.
Siyah: Konsantrasyonu ve özgüveni arttırır.
Mavi: Özgürlük hissi verir ve sakinleştirir.
Yeşil: Dinlendirir ve huzur verir.
Kırmızı: Tansiyonu ve kan akışını hızlandırır. İştah açar.
Sarı: İnsana heyecan ve canlılık verir. Dikkat çekicidir.
Mor: Bilinç altını olumsuz etkileyebilir.
Pembe: Neşe, güven ve rahatlık verir.
Turuncu: İştah açar. Yorgunluğu giderir.
Lacivert: Düşünce gücünü arttırır. Ciddiyet verir.
Kahverengi: Toplum içinde rahatlık ve güven verir.
Gri: Uzlaştırıcıdır. Yoğun kullanılırsa bunaltıcı olabilir...


...miş. Doğru olabilir. Renkler sıcak ve soğuk olmak üzere de ikiye ayrılıyor, aslında düşündüğümüz zaman hangi rengin daha sıcak olduğunu bulabiliriz. Sarı, kırmızı, turuncu ve bunları tonları sıcağı temsil ediyor. Gayet ateşli renkler. Soğuk renklerin başında mavi geliyor, mor ve yeşilde buna eşlik ediyor. Doğada üç ana renk var ve bunların iki tanesi (kırmızı, sarı) sıcak, bir tanesi (mavi) ise soğuk renktir. Bu ana renkler birbirlerini arasında birleşerek "ara renkleri" oluşturuyor. Bu renkler ise: Turuncu, yeşil, mor ve tonlarıdır.

Hayatımızın birçok noktasında "renk uyumuna" dikkat ederiz. Ev dekorasyonu, giysiler, sunumlar, eşya dizilişleri vs. Birbirine yakın tonları seçeriz çoğunlukla, birbirine zıt renkler göze itici gelebilir. İnsan gözü 380nm ile 780nm arasındaki dalgaboylarını algılayabilir, Bu renklerin psikolojik etkileri başta ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Bizde evde kendimize renk tedavisi uygulayabiliriz. Gerçi ben renk tedavisi yerine, fotoğraf tedavisini uyguluyorum. Sevdiğim birinin fotoğrafına bakmak beni sakinleştiriyor, Dinlendiriyor.

Ana ve ara renklerin tablosuna göz atın bakalım. Herkesin sevdiği bir renk vardır, bu renkler genellikle ana renklerden biri olur, vardır bir hikmeti ki hep aynı renkler seçilir. Benimki mavi renktir. Renk uyumuna geri dönecek olursak; Beyaz ve siyah renklerin üzerine tüm renklerin uyduğunu söyleyebilirim en azından benim zevkime göre. Genellikle sade tonlarda giyinmek hatta Einstein gibi sürekli siyah giymek bile var aklımda fakat o zaman da siyahın gücü içinde kaybolabilirim. Açık renkler gerçekten de insana enerji katıyor. Ama biz zıt insanlar elbette karanlıktan hoşlanırız. Evde otururken oda ışığını kullanmam. Elektrikten tasarruf değil olay, bana da karanlık neşe veriyor ne yapcaz şimdi? Bakmayın blog sayfasının siyah beyaz olduğuna aklımdaki ana iki renk: patlıcan moru üzerine sarı yazı aslında.

Ve başlığımıza geri dönecek olursak eğer; Mesela mavi rengin sahibi olsa, rengin tüm hakları tek kişide saklı olsa, sonuna kullanım hakkı onun olsa ve ihtiyar, huysuz biri olsa ya da zengin gözü aç biri olsa? Olsa da olsa işte... Mavi renkten yoksun yaşayabilir miydik? Gökyüzü yok, deniz yok, mavi oyuncak arabam yok, en sevdiğim mavi elbisem yok, mavi desenli yatak örtüm, yatağım, dolabım ve en önemlisi mavi renkli gözlerim olmasaydı?

Ne olurdu?