Kendini Gerçekleştiren Kehanet

Psikolojide bir konu, yani bilimsel gerçekliği olan bir hadise. Yaşanmış bazı hikayeleri dinledim, ardından araştırma yaptım. Olayın vahimliğini ölçtüm. Kendi hayat tecrübemden geçirdim. Sonra işin sosyolojik boyutunu ele aldım. Sanırım bu öğrenilmiş yeni bilgi uzun süre benle dans edip, yorulduğunda da dinlenmeyecek hiper aktif bir halde beynimde barınacak gibi duruyor.

Nedir bu gerçekleşen kehanetin olayı?
İnsanların korkuları vardır. Doğal bir içgüdüdür nitekim. Fakat bu korkular bizimle beraber yaşarlar ve onu beslersek büyürler. Başımıza bela olarak kalmaya devam ederler. Sadece bizi rahatsız edip kaçarlar, yani görünüp kaybolurlar ama kontrol edemediğimiz korkular bizi ele geçirebilir ve o korkuların gerçekleşmesine izin vermiş olabiliriz. Elbette bu istem dışı gelişen bir haldir. (Şu an dışarıda yağmur yağıyor ve gök gürlemesi rahatsız edici - Antalya) 

İki tane örnek okudum ki gerçekten etkileyici olduklarına karar verdim. Hikayenin sonuna "bu bir yaşanmış olay" dediğimizde beyinde bir garip etki yaratıyor. 

"Konuya Nick adında bir demiryolu isçisinin öyküsüyle başlamak istiyorum. Nick güçlü, sağlıklı bir işçi, manevra sahasında çalışıyor. Arkadaşlarıyla ilişkisi iyi ve işini iyi yapan güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her şeyin kötüsünü bekliyor ve başına kötü şeyler geleceğinden korkuyor. Bir yaz günü, tren isçileri, ustabaşının doğum günü nedeniyle bir saat önceden serbest bırakılıyorlar.Tamir için gelmiş olan ve manevra alanında bulunan bir soğutucu vagonun içine giren Nick,yanlışlıkla içerden kapıyı kapatıyor,kendini soğutucu vagona kilitliyor.Diğer işçiler Nick'in kendilerinden önce çıktığını düşünerek çalışma alanından ayrılıyorlar. Nick kapıyı tekmeliyor, bağırıyor ama kimse duymuyor, duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak vermiyorlar. Nick burada donarak öleceğinden korkmaya başlıyor. Eğer buradan çıkmazsam, burada kaskatı donacağım diye düşünmeye başlıyor. İçerde yarısı yırtılmış bir karton kutunun içine giriyor. Titremeye başlıyor. Eline geçirdiği bir kağıda karısına ve ailesine son düşündüklerini yazıyor: Çok soğuk, bedenim hissizleşmeye başladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir. Ertesi gün soğutucu vagonun kapısını açan işiler, Nick'in donmuş bedenini buluyorlar. Üzerinde yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü gösteriyor. Fakat bu olayı olağanüstü yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun bozuk ve çalışmıyor olması. Vagonun içindeki ısı 18 derece, ve vagonda bol hava var. Nick’in donarak ölmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil. Nick'in korkusu, kendini gerçekleştiren kehanet oluyor."
***

"Buna benzer bir örnekte de bilim adamları bir araştırma yapıyorlar, araştırma için idam cezası almış bir mahkum buluyorlar. Mahkuma bilim ve insanlık için çok önemli bir araştırma yaptıklarını, ancak bu araştırmada eğer kabul ederse çok ciddi bir beyin operasyonu geçireceğini, operasyondan sonra kanamasının devam edeceğini ve aynı gün öleceğini söylüyorlar. Zaten 3 gün sonra idam edilecek olan mahkum ölmeden önce bilime bir faydamız olsun diye düşünerek araştırmaya katılmayı kabul ediyor. Ertesi gün mahkum cezaevinden bayıltılarak çıkartılıyor, fakat kendisine hiçbir müdahalede bulunulmuyor. Mahkuma ayıldığında operasyonun yapıldığı söyleniyor ve tekrar cezaevine geri götürülüyor. Ertesi sabah mahkum ölü olarak bulunuyor ve nedeni de aşırı derecede kan kaybı olarak belirleniyor."
Bu örnekler Psikolog Nur GEZEK'in makalesinden alınmıştır.

Sizinde korkularınız var. Onların gerçekleşmesine izin vermek ya da ona karşı koymak sizin elinizde olmayabilir. Yinede korkulacak bir durum yok (yoktur umarım).

Bunun tam tersini düşünürsek, yani korkularımız yerine "iyi düşüncelerimize" yoğunlaşırsak, onlarda kendini gerçekleştirir mi? diye sordum, sosyoloji bölümünde okuyan arkadaşıma verdiği cevap pek hoştu aslında;
"O kendini gerçekleştiren kehanet olmaktan çıkar, Polyannacılığa dönüşür."