Nazım Hikmet Ran; Bir Adam

15 Kasım 1901 - 3 Haziran 1963 koca bir ömür ve ardında bıraktığı somut vurgularla 112 yıllık bir geçmiş; 62 yılı nefes alarak, aldığı nefesin 12 yılından fazlası hapishane karanlığında; bilmem kaç yılı sürgünde geçen bir adam... Bir adamın özeti, "Mavi Gözlü Dev" sadece o adamın öyküsü değildi elbet, vatan şairiydi, vatanın sembolüydü belki, belki bir insandan daha fazlasıydı. En önemlisi düşünebilen savaş ve emperyalizm karşıtı bir kalemin sahibiydi.

Bakanlar Kurulu kararıyla 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılıyordu, bu ayıbı yıllar sonra yani 2009'da Türk vatandaşlığına geri alarak örtüyorlardı. Kabri hala Moskova'da bir çınar ağacıyla. 

Bir çocuğun kalbi kadar temizmiş hisleri, dostlarından duyuyoruz. Öyle ki: 
"Hiroşima'da öleli oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar." (1956)

diyor. Amerikan emperyalizmine karşı;
"...ve doymadı, yeni kurbanlar arıyor.
Atom ölümüdür adı karanlıkta bağırıyor."

bağırıyordu... Sonra konuşuyor onunla, bir Kerem gibi;
"O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana...
Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım Kerem gibi yana yana..."

Yaşama dair müthiş öğütleri var bize; "Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, mesela bir sincap gibi" Bir sincap... 
"insanlar için ölebileceksin, 
             hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, 
             hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, 
             hem de en güzel en gerçek şeyin 
                                                    yaşamak olduğunu bildiğin halde."

Sonra nice Kültür Merkezlerine ismini verdi, şiirleri okundu, her yıl anıldı ve bu devam ediyor. Kimi şairlerle kıyaslandı, karşılaştırıldı. Pek seveni yok gibi durur, çünkü: "vatan hainliğine devam ediyor" deniyor hala!

Sonra nice şiirleri besteleniyor, söyleniyor, hala seviliyor. Fazıl SAY çıkageliyor. Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın bir projesi olarak bestelenmesi teklif ediliyor. Fazıl Say kabul ediyor. Genco Erkal şiirleri okumuyor adeta yaşıyor. Müthiş bir koro, orkestra ve küçük çocukların enfes performansları. Zuhal Olcay'ın sesi ve Aspendos Antik Tiyatrosunun atmosferi... (Nazım Oratoryosu)

Şiirlerini anlamak zordur, ama anlaşıldığında durumun vahimliğini daha iyi anlayacağız.