Modern Sherlock

    

      Kendimi bildim bileli severim dedektiflik hikayelerini. Şöyle gizli cinayetler, peşinde koşulan ipuçları ve kriminal araştırmalar. Bu merakım TRT 1'de her akşam annemle izlediğim CSI dizileriyle başladı. Çocukluk tabi hiç de sektirilmez merakla izlenirdi. Olay yerine gidilir araştırmalar yapılır karmaşık zihin oyunlarıyla da ulaşılırdı sonuca. Woowwww! Ne dehşet.. Şimdi tüm bunlar iyi hoşta hepsi ya tek bir adamda olursa. Tüm kadroyu sil at tek başına bir adam. Hadi be o da ne? Ama varmış. Başımı eğer dilerim özrümü. Kimmiş bu beyefendi??? İşte çok erken tanıştığım hiç de pişman olmadığım sevgili dedektifim Sherlock. Pek çok yazar tarafından farklı versiyonları olan, TV ve beyazperdeye sıkça konuk olan bu arkadaşın zannediyorum ki en son versiyonudur beni benden alan.

    Şimdi sizlere Benedict Cumberbatch'ın canlandırdığı modern Sherlock hikayesinden bahsetmek istiyorum. Sizin de dinleyeceğinizi umarak. Ama pek de mühim değil isterseniz dinlemeyin lakin ben anlatacağım :)

    Anlatacağım Sherlock, bilinen eski İngiliz kültürüyle yoğrumuş at arabalarının sokaklarda dolandığı Londra'da değil teknolojiyi kucalayan günümüz Londra'sında geçiyor. Düşünsenize adamlar oturmuşlar           - Steven Moffat, Stephen Thompson ve Mark Gatiss- demişler bu adam günümüze gelse ne olurdu? Sonsuz nimet ve sınırsız zeka. -Aslında Robert Downey Jr.'dan sonra çoğu kimse kabullenemeyecek gibi görünsede şimdi herkes bizimkinin peşinde. Açıkcası ne kadar bende sevsemde Downey'i Cumberbatch bence rolün hakkını fazlasıyla verdi. -

    25 Temmuz 2010 yılında başlayan ve 3 bölüm ve 90 dakikayı kapsayan mini dizi sağlam ve şaşırtıcı bir giriş yaptı sezona.(BBC One ve BBC HD) Lakin kesmedi izleyiciyi peşinden ikinci ve üçüncü sezon da geldi. Yine her sezon gidişatını bozmadan 3 bölüm 90 dakikayla devam etti.( Hatta 4. ve 5. sezon onayı bile geldi. ) Her biri bir film akıcılığına ve ışıltısına sahip. Günümüz Sherlock rolü Boleyn Kızı, Star Trek İnto Darkness gibi filmleriyle bilinen Benedict Cumberbatch'a ve  onun sadık asker,  doktor dostu John Watson rolü Hobbit, The Office gibi yapımlarıyla bilinen Martin Freeman'a verildi. İkili ise beklenenden öte ilk dakikadan itibaren uyan kimyalarıyla harika bir dostluk örneği geliştirdiler bize. Asi, ukala, sert, umursamaz Sherlock'u sanırım sadece tehlikelere açık, sadık bir Watson sakinleştirebilirdi. Hiç olmazından teşekkür bile ettirdi bu ukalaya :)

    Savaş sonrası geri dönen ve hem psikolojik destek alan hem de bazı sağlık sorunarı yaşayan Watson ve çevresi tarafından pek sevilmeyen danışman dedektif Sherlock'un 221B Barker Sokağı'nda Bayan Hudson'un evine taşınmasıyla başlar hikaye. Ardından cinayetlerin peşinden koşan Sherlock'un Doktor Watson'u işe yararsın diye yanına almasıyla devam eder hikaye. Sherlock izledikçe şaşırtmaya devam eder seyirciyi modern seride onu görmek zaten oldukça şaşırtıcıdır. Düşünsenize kredi kartı kullanan, metroya binen - kimi zaman üstü başı kanlı :) - laptobu olan ve görüntülü bağlantıyla insanlarla konuşup nikotin bandı kullnan bir Sherlock :) Ve tabi ki tüm yaşananları hikayeleştirip okuyucuyla bir blog sayesinde ulaştıran Watson. Gerçekten olağanüstü.

      İlk sezonun ardından ikinci sezon ise daha ilk bölümünden uzun bir süre çekimleri bekleyen seyirciyi sarsma değil yerinden hoplatma niyetinde. Bölümün kalitesi ve işleyişi çoğu filme ' Film olmaktan utanıyorum ya! ' dedirtebilecek nitelikte. Ve yine aynı sezon artık bu sezon daha vurucu olamaz diye düşündürürken Sherlok'un ölümüyle lafı tıkıyor ağzımıza. Oldu bu Moffat? Ahhhhhh! Bu bölümü izleyen çoğu izleyici derki ' Kalpsiz bir adamdır Moffat...'

      Ama öğreniriz ki başlayan üçüncü sezon geri verir bize danışman dedektifi. Nerden geldin be yiğidim :) E bre hoş geldin :) İlk bölümde içimizde kalan Sherlock'u 'Nereye gittin sen? ' diyerek tokatma ihtiyacını Watson'un belli aralıklarla gelen saldırılarıyla hafifletiyoruz evvela. Fakat o da ne? Watson'un yanında bir hanımefendi. Evlenmeyi düşünüyor bir de ve devamında evleniyor tabi ki de. Tamam artık diyoruz Watson evlendii, Sherlock döndü ne olacak dördüncü sezonda? Moffat diyor ki kapatın çenenizi önce kendini sonra Sherlock'u öldüren Moriarty geri geldi.

     Dördüncü sezon??? Bunun hakkında konuşmak için biraz erken tabi ki. Bende gerçekten fazlasıyla merak ediyorum yeni bölümleri. Bu Moriarty yine berden geldi?


     Dizi hakkında bölümlerden bahsetmak dışında bahsetmek istediğim bir diğer şeyde müzikler. Off.. ...bazıları gerçelten dehşete düşürecek nitelikte. David Arnold ve Michael Price tarafından bestelenen müzikleri normalde bile açıp dinliyorum ben. Zaten Jenerikte bilinen asıl Sherlock teması daha da zenginleştirilmiş. Bunun dışında Irene's Theme, Sherlocked, The woman, Addicted To A Certain Lifestyle ve Waltz For John And Mary en sevdiklerimden. Kesinlikle dinlerim derim ben:)

     Tüm bunlardan sonra topluca söylemek gerekirse polisiye ve dedektiflik seviyorsanız Sherlock'u izleyin. Hatta sevmiyorsanız da izleyin. Çünkü.ekim kalitesi, yönetmenin, oyuncuların ve müzisyenlerin olağanüstü başarıları izlemeye değdirtecektir.

Ben mi?

Bir saniyesinden bile pişman olmadım ki ...