Çelişki

Dışarıda hafif yağan bir yağmur,benim elimde sıcak bir kahve geçtim bilgisayarın başına zırvalamak için.. Küçüklüğümden beri hep merak ettiğim bir şeydir bu yağmur yağınca neden duygular harekete geçer? Uzun lafın kısası bende içimde bu harekete geçen duyguları paylaşmak istedim ister oku ister okuma ama yazacağım kaçarı yok ! Aslında böyle olmalı insan duygu yoğunluğu yaşayınca içindekileri dökmeli, illa ki bir insana içini dökmen gerekmiyor mesela ben eğer bir insana içimi dökemiyorsam denize gider ve dalgaların bütün sıkıntılarımı alıp götürdüğünü düşünürüm offf çok duygusal oldum yağmurdandır yağmurdan :D
Duyguların yoğun olduğu zamanlar mantık devreye girdiğinde o yoğunluk saçma sapan bir hal alıyor oysa duygulara yön veren mantık değil midir? Mantığın olduğu yerde duyguya yer olmamalı ikisi birbirleriyle çakışınca inanılmaz kalp ağrısı oluyor. Bir çeşit terazi gibi ama tek fark ikisi de aynı ağırlıkta...
Hayatım boyunca mantığımı hiç bir şeyin altında tutmadım ve bugün aynı ben mantığım ve duygumu karşılaştırıyorum ve bu canımı yakıyor.
Gözümü sımsıkı kapatıp ona kadar saymalıyım ve her şey olup bitmiş olsa ne güzel olurdu ama yok ya bunu yediremem kendime o zaman yaşamanın ne anlamı kalır.  Durum gerçekten kritik yani Aslında bu gibi durumlar da bir kenara çekilip deli gibi Nazım ve Can babayı okumak en güzel ilaçtır ve bende ilacımı alıp yağmurun tadını çıkaracağım ama gitmeden önce Can babanın en anlamlı bulduğum şiirini paylaşmak isterim...

Baktıkça çoğalır yıldızlar gecede
Parmaklarınla sayılmaz
Kimi duyulur,kimi duyulmaz.
Dinledikçe çoğalır gecede
Sesler gelir
Ya hızlıdan,ya yavaştan.

Her şey kendi dilince konuşur
Karanlık örtse de üstünü
Gecede devam eder renk renk
Ağacın dalında,rüzgarda
Her şey kendi rengince konuşur

Gözlerini kapatır beklerdi,
Yaprağa benzer ellerini,avuçlarını uzatır,
Beklerdi işitinceye dek
Ağacın dalın da rüzgar da;
Yeşili duydu mu uyurdu
Rüyasında...
Can Yücel