Hadi İnşallah Film Eleştirisi

   Filmimiz 28 Kasım 2014 tarihinde vizyona giren romantik komedi türündeki Türk yapımı filmdir. Filmin yönetmen koltuğun da Ali Taner Baltacı oturmakta. Senaryoyu ise Murat Emre Kaman ve Emrah Kaman birlikte kaleme alıyor. Filmin baş rollerin de ise Büşra Pekin, Murat Boz, Şinasi Yurtsever, Cezmi Baskın, İdil Dizdar, Hülya Gülşen Irmak, Müjde Uzman ve Aydan Taş yer almakta. Ayrıca filmde Emrah Kaman, Sinan Çalışkanoğlu ve Manga’da bulunmaktadır. Filmin İmdb puanı ise 7,2’dir. Filmin ana mekanı İzmir/ Karşıyaka’dır ve çekimler orada yapılmıştır.

   Filmin hakkında ne desem nasıl başlasam bilemedim. İlk olarak oyuncu seçimleri, olumlu ve olumsuz eleştirilerimin hepsi birbirine bağlı olduğu için düşündüklerimi nasıl anlatacağıma karar vermekte beni zora sokan bir film. O yüzden biraz karışık ve anlaşılması zor anlatırsam şimdiden affola.

   Filmin ilk önce olumlu yanlarından bahsedeyim, hem daha az hem de anlatması daha basit. Film yer yer güldürüyor. Hem de güldürdüğü kısımlarda gözünüzden
yaş akıtacak kadar güldürüyor. Özellikle kör sahnesi ve hemen filmin başındaki Emrah Kaman’ın sahneleri filmin en iyi sahneleri diyebilirim. Filmi izlerken yanımda bir görme engelli olması sebebi ile kör şakaları beni inanılmaz derece de güldürdü. Burada senaristleri tebrik ediyorum, genelde ülke sinemamızda engelli konusunu ajitasyon yaparak seyirciyi ağlatma tekniği kullanırlar ki bu durum bence hiç etik değil. Ama burada gerçekten çok güzel bir şekilde komedi unsuru olarak kullanmışlar. Ve oradaki kör sahnesine benzer olaylar yaşayan görme engelli tanıdığım insanlar var. Yani o sahneler aynı zaman da çok gerçekçi idi. Bunun yanında filmi şişman bir kız ile izliyorsanız, onun davranışları Pucca ile uyuşuyorsa basit esprilere bile gülüyorsunuz. İşte benim durumum böyle idi. O yüzden söylemeliyim ki film boyunca epey güldüm. Bunun yanında İzmir sevenler için güzel İzmir manzaraları olması da ayrıca hoştu. Bu anlamda görüntü yönetmeni gayet başarılı idi. Bunun dışında söylenebilecek olumlu bir nükte ise küfrün çok olmaması idi. Çünkü bu ara vizyona giren çoğu komedi filminin izlediği bu yolu izlememesi hoştu.

Oyunculuklar üzerine bir iki kelam edersek Büşra Pekin vasat ve vasatın üzerinde bir performans sergiliyor. Özellikle Cezmi Baskın ile oynadığı sahneler de vasatın üzerine çıkarken diğer kısımlarda vasatta kalıyor. Cezmi Baskın ise hangi oyuncuyu karşısına alsa o oyuncunun performansını yükseltiyor. Resmen ustalığını gösteriyor. Şinasi Yurtsever oyunculuğu gayet başarılı ama sürekli bel altı muhabbeti maalesef bir süre sonra sıkıyor ve Şinasi Yurtsever gibi bir oyuncuya yazık ediyor. Murat Boz ise yapımcılar tarafından yakışıklı olması sebebi ile filme girmiş, kendi hayran kitlesini salona çeksin diye oynatılmış.Ve tabi ki bunun yanında ülkemin ergen kızlarını sırf Murat Boz olduğu için sinema salonlarına çekmek amacı da güdülmüş. Keşke Boz asıl mesleği olan şarkıcılıkta kalsa imiş ve bu işin uzmanlarına yani oyunculara bıraksa imiş daha hayırlı olurmuş. Oyuncu olmadığı için zaten bir performans beklemiyordum kendisi de beni yanıltmadı. Keşke gişeyi düşünmek yerine yapımcılar ve yönetmen azıcık sanat diye bir kelimeyi hatırlayıp iyi bir oyuncu ile ya da en azından iş rol yapmak olan bir oyuncu ile anlaşsalarmış. Emrah Kaman Kardeş Payı dizisinde ki performansı ile bizi kendisine nasıl hayran bıraktı ise oyunculuk performansı ile burada da gayet başarılı idi. Sinan Çalışkanoğlu bulunduğu süre zarfında beni dolu dolu güldürdü. Filmin oyunculuk performansı açısından sürprizi Zodi karakteri ile İdil Dizdar oluyor. Küçük sevimli kardeş rolünü gayet güzel canlandırıyor. Seyirciye bunu aktarıyor.

   Olumsuz eleştirilere gelirsek galiba izlediğimiz berbat ve eski romantik komedi filmlerinin ortak bi noktası vardı, o da aynı şeyi önümüze tekrar servis etmeleri idi. Filmimiz artık senaristlerin yazmaktan bıkmasını umduğumuz yakışıklı ve zengin adama aşık fakir ama ilk önce çirkin sonra güzel kızın aşkını anlatıyor. Tabi ki çizgi film mantığı ile kötü mü kötü yakışıklı oğlanı kafesleyen bir kötü kadınımız var. Bu kadınımızın yaptığı oyun izlediğimiz Yeşilçam filmlerinde bile binlerce kez kullanılmış olan aynı numara. Söylemiyorum siz tahmin edin acaba kötü karakterimiz yakışıklı çocuğu evlenmeye nasıl ikna etmiştir? Bu arada filmi izleyecek yaş grubu düşünülürse cinsellik üzerine olan diyaloglar biraz fazla olduğu görüşündeyim. Ne de olsa bu filmi üç aşağı beş yukarı ülkemin ergen kızları izleyecek.Tabi ki sonu her romantik komedide olduğu gibi belli. Bunun dışında romantizm sahnelerinde nerede ise aynı diyaloglar hatta aynı çekimler, daha iyisini gırla bulabileceğiniz kadar sıradan ve bilindik. Bu imkansız aşk filmi de diğerler gibi aynı son ile bitirerek gerçek olmayan kapitalist dünyaya sizi sevk ediyor. Film kalitesiz olduğu için salondan çıktığınız an aklınıza gelmeyecek olan replikleri ile beraber günümüzün pop şarkıları gibi yok olmaya mahkum.  Bu kadar emek ve para harcayarak, bu filmi bizim okulumuzun genç sinemacılarına yaptırsak onlarda aynı sonucu alır. Epey de para harcanmış, filmi izlerken bunu anlıyorsunuz ama boşa harcanmış onu da algılıyorsunuz filmi izlerken. Sonundaki teşekkürler kısmı resmen para para diye akıyor.

   Kısaca toparlarsak yer yer güldürse de oyunculuk ve sanat anlamında zaman kaybı olan film, ikincisine kapı bırakmak için açık bırakılıyor. Maalesef bu ülkede Nuri Bilge Ceylan gibi bir yönetmenin Kış Uykusu adlı eserinin gişesini böyle bir film sadece ilk üç gün de yapıyor. Bu da ülkemizdeki cahilliğin ve eğitimsizliğin ne kadar acı bir derece de olduğunu gösteriyor. Tahminen ergen kızlarımızın sinemaya akını ile gişesinin tutacağını tahmin ettiğim filmin ikincisini de çok yakın bir vakitte vizyonda görürüz. Bu arada filmin Pucca’nın kitabı ile çok fazla bir benzerlik taşımadığını sonunda yazdığı gibi gerçekten serbest bir uyarlama ile yapılmış.

Tüm sinema severlere iyi seyirler…