Organize İşler Sazan Sarmalı Film Eleştirisi

2005 yılında ilk gösterime girmeden önce Yılmaz Erdoğan'ın farklı bir çalışma içinde olduğunu fragmanlardan anlıyorduk. Filmi izledikten sonra ise aslında tüm filmin fragmanlardan ibaret olduğunu anlıyorduk. En kaliteli sahneler arka arkaya dizilmiş ve "buyurun devamı salonlarda" denilmiş. Oyuncu kadrosuna bakıldığında beklentilerin tavanı deldiği doğrudur. Sonuca bakıldığında en kalite kumaş oyuncuların bile vasat rollerde olduğunu görüyoruz bu neden böyle oldu? Demet Akbağ ve Altan Erkekli için bu düşüncelerim geçerlidir. Herhangi biri de oynasa o rolleri beni bu derece gıdıklardı ancak. Ekstra bir aksiyon bekletip, bekleneni vermeyince kırılıyoruz.

Özgü Namal için parantez açmak gerekirse, o temiz aile kızının sinemaya yansıtılmış biçimi olarak güzel bir isim olmuş. Umut rolünü yeterince hissettirdi bizlere. Tolga Çevik için şöyle bir maziye dönüyorum da "hep aynı ama hep iyi" yakıştırmasını yapıyorum. Süpermen Samet rolünde güldüremeyen komedyen tiplemesiyle aslında en çokta ona güldüğümüz bir gerçektir. Hatta dillere dolanan o meşhur esprinin geçtiği sahnede yine onu görüyoruz. (bkz: "araba nerede? -müşteride. para nerede? -yarın getirecek)

Yılmaz Erdoğan'ın yönettiği ve aynı zamanda başrolünde yer aldığı filmin içinde Cem Yılmaz'ın oluşu heyecanı ikiye katlasa da, Cem Yılmaz sahnelerin az oluşu -ki bence bu problem değil ama izleyiciyi ters köşe yapmış olabilir. Nitekim az ve öz görünse de kalitesini en net biçimiyle sergiliyor. Sahnelerinin hiçbirinde gülmemesi de ayrıca alınacak bir nottur. Çünkü güldüren adam.

Genel bir eleştiride şu olurdu ki, filmi izleyen herkesin ortak konusu, filmden İstanbul görüntülerinin oldukça fazla olmasıydı. Toplamda 10 15 dakika İstanbul'u havadan, karadan izleyebiliyoruz. Helikopter çekimlerinin yoğunluğu İstanbullular için bir noktadan sonra sıkıcı hale gelse de, İstanbul'a henüz gelmemiş olanlar için yüksek ölçüde çekicilik içeriyor. Tabi filmin yurt dışında da gösterildiğini kabul edersek, o yıllara ait turisttik istatistikleri bir incelemek gerekiyor.

Her şey bir yana dursun film sonunu kabullenemiyorum. Havada kalan bir sona sahipti. Tabii 14 sene sonra gelen "Sazan Sarmalı" ile o açığı kapatacak mıydı? Bunu bilemezdik elbette. Serinin ikinci filminin geleceğini sezdiren bir sonla (kabullenemediğim) filmi bitirdik. Memnun kaldığımızı söylemek gerekiyor aslında her ne kadar eleştirsek de, o zamanların en iyi yapımlarından biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.


Organize İşler Sazan Sarmalı (2.Film)

İkinci filme başlamadan önce ilk filmi tekrar izleme ihtiyacı duydum. Biliyorsunuz ki aradan 14 sene geçti ve unutulmuş sahneler olabilirdi. Filmler arasında oyuncu farklılıkları ve tabii ana tema dışında konularda farklılaşmıştı. Dolandırıcılık alanında çalışmaya devam eden Asım Noyan (Yılmaz Erdoğan) kızıyla arası bozuk, eski karısını kaybetmiş ve yeni sevgilisi Lerzan Berrak (Ezgi Mola) ile yaşamaktadır. Filmde Kıvanç Tatlıtuğ (Sarı Saruhan), Ahmet Mümtaz Taylan ve BKM ekibinden birçok ismi barındırıyor.

İstanbul'un önde gelen dolandırıcılarından Asım Noyan'ın kızının evleneceği adamın bir telefon sahtekarlığı ile kandırılıp tüm parasının çalınmasıyla başlayan ironi, kızının Asım Noyan'dan yardım istemek için görüşmesiyle daha ilginç bir hal alır. Erkek arkadaşına babasını Doktor olarak tanıtan Nazlı, bir takım yanlış anlaşılmalara sebebiyet verse de bir şekilde telafi etmeye çalışacaklar. Asım Noyan'ı doktor olarak izlemek gayet keyifliydi. Kıvanç Tatlıtuğ'u bu tarz tiplemelerle görmek pek mümkün olmasa da (Sarı Saruhan) pek sırıtmamış.

İlk filmle tek ortak paydası "dolandırıcılık konusu ve Asım Noyan'ın kızının büyümesi olmuş. Tabii filmin İstanbul'da geçmesi ve İstanbul'u daha az seyretmemiz de güzel durmuş. İster istemez bir kıyaslama içerisine giriliyor olsa da kendi içlerinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yılmaz Erdoğan filmlerinde farklı konukları görsek de bazı bazı, yinede BKM ekibinden bazen vazgeçmesi gerekmiyor mu sizce de?

İlk filmde oynamış olan Erdal Tosun'un anılması takdiri hak etti. Ata Demirer'in sahnelerinin de beğenildiği bir gerçek tabi. Senaryonun biraz sığ kalmış olması bile oyunculukları etkilemiyor tabi. Damadın biraz fazla saf olarak kaleme alınması, Asım Noyan gibi birinin kızına yakışmayacak tercih olmuş. Filmde ki arabayla kovalama sahneleri güzeldi.

Son olarak değinmeden geçemeyeceğim tek şey: Nil Karaibrahimgil'in ilk film için yazıp söylediği Organize İşler adlı şarkısının enstrümantal versiyonu ikinci filmde duyuldu. Hala sevilerek dinlenen bir şarkı olması filmin kalitesini ortaya koyar bence. İkinci film için yazılan "Burası İstanbul" adlı şarkı ise ilki kadar ses getirmese de yine sevilen bir soundtrack olmaya aday olduğunu düşünüyorum.

Emeği geçenlere saygılar, sevgiler...