Bu kalemin sihirli güçleri olduğuna inanırdım küçükken. Defterimin
en renkli yazılarını oluştururdu, siyahtan sonra. Ucu hemen kırılmazdı ya da en
sağlam kalemim olarak kalemlikte hep bulunurdu. Onun yedeği yoktu. Tadı biraz
acı ve acı tat uzun süre dilinden gitmiyor. Kan kırmızısı yazanları var, soluk
pembe gibi yazanları da mevcut.
Büyük
başlık atarken hep aradığım kalem, kırmızı kalemdir. Yan başlıklarda da
kullanırdık çoğu kez, aslında kullanmak için yer arıyorduk. Sıranın üstüne
bırakırdık kullanmasak dahi. Siyah kalemle yazarken diğer elimiz hep kalemin
üstünde. Bu kalemlerin “uçlu kalem” türleri de çıktı ama onlara hiç
alışamamıştım. Patır patır kırılıyordu ucu, alışık değildim. Kullandığım uçlu
kalemlerin hepsi 09’dur. Şu an kullanan var mı cidden bilmiyorum.
Silinmesi
zordu, bastırarak yazdığımızda, pembemsi bir renk kalırdı defterde. Onun üstüne
tekrar kırmızı kalemle başlığımızı atardık. Bazı bazı önemli tanımların can
alıcı yerlerini de kırmızı kalemle yazardık ki dikkat çeksin diye. Sonra zaman
oldu, yıllar geçti;
Lise
kariyerimde hiç kırmızı kalem kulana görmedim desem yalan olur ama,
ilköğretimde 70 küsur kişinin hepsi çift renk kalem kullanırken, lisede 70
kişiden 1 tanesi belki kullanıyordur. Üniversitede ise bu durum gerçekten
dipte. Tek renk kalem ve okunması zor notlar. Yedek kalemleri bile olmazdı.
Teknoloji
çağı geldi. Yazdığımız yazıların tümü beyaz zemin üzerine siyah yazı oldu
kaldı. Zaten küçük büyük harf kurallarına da uyulmuyor olabildiğine kısa
yazılmaya çalışılıyor. Ne vurgu var nede anlam. Doğru düzgün yazı dili
kullananları gördüğümde onlarla konuşmak istiyorum, eğer kırmızı kalemleri de
varsa tabi :)