Cool Garfield

Fransız merdivenlerinde dolaşıp duran arsız bir kedinin ruh halinden söz etme isteği var içimdeki Garfield sevgisiyle birlikte. Sokak kedisi olmak, süslü ev kedilerine göre daha eğlenceli olsa gerek? Peki, sokak çocuklarıyla, ev çocukları arasındaki fark ne halde? Dört arkadaş otururken merdivenlerden yanımızdan bir polis memuru geçti, geçerken sordu: 'Ne yapıyorsunuz burada?" öyle oturuyoruz bizde gölgelik bulmuşuz öğlenin saat 1'inde. Kimliklerimize bakarken bu sefer ben sordum: "Neden sordunuz?" diye. İşte tinercisi, balicisi, hırlısı, hırsızı dolaşırmış oralarda falan. O esnada gri tüylere sahip kedi geçti polisle aramızdan. "Satmışım dünyayı Einstein'a..." der gibi. Öyle kendinden geçmiş bir hali vardı ki, aç mı, uykusuz mu, sevgilisinden mi papara yemiş anlamadım ama takmıyor belli. Götünü bir sağa bir sola yatırarak etrafımızda dolaşıyor. Hani iş atıyor desem... Ne alaka? Bir ara düşündüm, kedinin önüne verebileceğim bir iki şey olsaydı, durduk yere paylaşma ihtiyacı duydum işte... 5 Dakika geçmedi hala gelip gelip gidiyor. Durdu yanımızda bildiğin hapşırdı. Ben ilk kez duydum ve şaşırdım haliyle. Peki, ona "çok yaşa kedicik" demeli miydim? Bide şu tavrı çok eğlendirdi beni; "Buralar eskiden dedemgilindi, babamgil kumarda kaybetti ama yinede benim malım gibi davranabilirsiniz gençler, rahat takılın" der gibi. Sen çok yaşa...