Juliet (Şiir)

...Sonra Juliet geldi...

Tüm yaşanmışlığa perde çekti,
Sanki sevmeyi yeni baştan istedi.

O’nu sevmek, neydi?

Birkaç basit kelimeye onunla birlikte yeni anlamlar yüklemek mi?
Yoksa susmak ve konuşmayıncaya kadar susmak mıydı?

Seni bedenimde hissetmek, sanki:

Ufak bir çocuğun ulaşamadığı oyuncağına kavuşması gibi,
Her akşam üstü kaybolan güneşin geri döneceğini bilmek gibi.

Sana alışmanın tarifi olabilir mi bunlar?

Bir zaman sonra uykunun gelmesi, sonrasında uyanış sahnesi…
Ya da daha basiti; Nefes alıp vermek koşuluyla yaşamak gibi?

Zorunluluk çatışması…

Kim için kimi gözden çıkarabiliriz ki?
Kim için kimi öldürüp kim için bizi yaşatabiliriz ki?

Aslında ihtiyacım var, tıpkı:

Sarhoş kimsenin yolda yürümekten aciz olduğu hali kadar,
Kana susamış bir vampirin masumca kan arzusu, kadar.

Ve:

Sonra sen geldin, Juliet;
Bir masal anlattın, bende görmeden inandım.


(16 Haziran 2011)