Unutursam Fısılda Filmi Eleştirisi

   Filmimiz 29 Ekim 2014 tarihinde vizyona giren dram türlerindeki Türk yapımı filmdir. Filmin yönetmen ve senarist koltuğunda Çağan Irmak oturuyor. Filmin baş rollerin de ise Hümeyra, Farah Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür, Kerem Bursin, Işıl Yücesoy, Gözde Çığacı, Köksal Engür, Gürkan Uygun Ve Reha Özcan yer almakta. Filmin İmdb puanı ise 7,6’dır.

   Çağan Irmak; Babam ve Oğlum, Dedemin İnsanları, Prensesin Uykusu ve Mustafa Hakkında Herşey ile gönüllerimize taht kurmuş biri ama Tamam Mıyız? ile bildiğimiz çizgisinden çıkıp gişeye yönelik bir film yapmıştı. Unutursam Fısılda ile eski özlediğimiz Çağan Irmak filmlerini bulacağım umudu ile soluğu sinemada aldım lakin izlediğim film beni tamamen hayal kırıklığına uğrattı. Çağan Irmak Unutursam Fısılda ile yüzünü tamamen gişeye yöneltmiş. Hatırlarsanız Babam ve Oğlum’un reklamı pek yoktu biz filmi sevenlerin kulaktan kulağa arkadaşlarımıza tavsiye ederek yapmıştı reklamını, öyle her salonda da yoktu ama izleyicisi yine de izledi. Magazin programlarında filan da adı sanı geçmedi ama bazı dizi senaristleri kendi inisiyatiflerini koyarak reklamını yaptılar filmin, güzel de yaptılar. Ama bugün Unutursam Fısılda filminin her yerde reklamı var, kendisi ile aynı dönemde vizyona giren filmlerden 5 kat daha fazla salona sahip, televizyonlardaki  magazin programlarında reklamı bol bol dönüyor. Sonuç mu? Size “Açaydım kollarımı...” desem hepiniz bu repliği ezbere bilirsiniz lakin Unutursam Fısılda filmini izleyenlere özellikle de beğenenler ile konuştuğumda her hangi bir replik hatırlayamadılar. Gişe filmleri pop müzik gibidir aradan zaman geçince unutulurlar. O yüzden bugün hala Yeşilçam filmlerinin repliklerini ve sahnelerini ezbere bilirken çok güldüğümüz ve çok sevdiğimiz günümüzün popülarite filmlerinin iki repliğini söyleyememekteyiz. Çağan Irmak ise ilk filmlerindeki doğrulardan vazgeçerek son iki filminde gişe için fast food tarzı film yapmıştır. Umarım sanatın ve kalıcılığın gişeden daha önemli olduğunu iştirak eder.


   Böyle bir girizgahtan sonra oyunculuklar ile ilgili bir iki değerlendirme yaparsak, tartışmasız filmin
en iyileri Hümeyra ve Işıl Yücesoy’du. Belki daha önce Çağan Irmak ile beraber çalışmalarından olabilir, performansları genç oyunculara ders verir nitelikteydi. Tabi bazı yerlerde o kadar büyük oynamışlar ki genç oyunculara ders vermek için midir? Bilinmez, yani hesaplı oynamak bu olsa gerek, işte o sahneler azıcık itici duruyordu. Farah Zeynep Abdullah ise filmde sesiyle daha fazla gözümüze battı. Maalesef çok iyi bir oyunculuk performansı görmesekte şarkılarıyla etkiledi. Mehmet Günsür ise maalesef hayal kırıklığıydı. Kendisinin duruşu ve oyunculuğu tartışılmaz lakin bu film için performansı hayal kırıklığıydı. Zaten ansızın kim vurduya giderek hoppp silinip gidiyor filmden. Kerem Bursin son zamanların aranan oyuncusu maalesef taktığı perukla beraber mizah dergisindeki bir tipleme gibiydi. Gözde Çığacı'da filmin sürpriz performansı idi. Gözde Çığacı'nın performansı beni etkiledi.

   Filmin olumlu yanlarını sıralarsak; belki de en olumlu yanı sanat yönetimi olmuş. Dekorlar,
Unkapanı plakçısı ve renkler çok canlı, 70’li yılların eğilimlerini gayet başarılı olarak anlatmış. Çağan Irmak’ın dönem filmlerinde uzmanlaşmış olması sebebi ile o dönemin tüm özelliklerini başarılı aktarma konusunda çok iyi. Müzikleri gayet başarılı. Tabi ki Kenan Doğulu’nun önemli katkısı ile beraber. Bir de buna Farah Zeynep Abdullah’ın şarkıların üstesinden gelmesi eklenince Her Çağan Irmak filminde olduğu gibi bu filmde de müzikler gayet başarılı. Ama bu anlamda en önemli performans yine Hümeyra’dan geliyor. Filmin finalinde gösterdiği performans ve söylediği şarkı ile beraber kendine hayran bırakıyor.

   Filmin eksi tarafından birkaç kelam edersek; Yine yeniden her Çağan Irmak filminde olduğu gibi film Ege’de geçiyor. Filmi izlerken Çağan Irmak Ege’yi taşra zannediyor galiba dedim. Bu anlamda ki tüm klişeleri vurgulamayı da unutmuyor Çağan, örneğin memlekete ilk geldiğinde Ayperi karakteri topuklu ayakkabısının topuğunun kırılması, yemek yapamaması ile ortalama bir sitcom dizisinde şehirden taşraya gelen sosyetik kadın klişelerinin tümünü barındırıyor. Klişe demişken Ayperi ve arkadaşlarının şık bir restorana gidip Kemal Beye ve tüm restorana şarkılarını dinlettikleri sahne de klişe ve çok sahteydi. Ayperi ilk hareketi yapması ile beraber korumaların gelip Ayperi ve arkadaşlarını yaka paça dışarı atması lazımdı. Filmin kurgusu da maalesef televizyonda izlediğimiz sıradan dizi kurgularını aratmıyordu. Galiba burada kurgu yönetmeni Emrullah Hekim’in Simurg filminden sonra ikinci kez bir filmin kurgu yönetmenliğini üstleniyor. Daha çok diziler de kurgu yönetmenliği yapan Emrullah Hekim maalesef başarısız olmuş. Bu başarısızlıkta filmin yer yer, bölük pörçük skeçler izliyormuş havası yaratıyordu. Bunlar ile bareber seyirciyi ağlatmayı seven Çağan babanın felç kalması, Ayperi’nin Alzheimer olması ve Tarık’ın mektubu gibi sahneleri ile Yalan Dünya dizisindeki yönetmenin “dram, dram; göz yaşı, göz yaşı…” repliğini hatırlatıyor. Dram demişken iç sesler de bir o kadar kötü idi. filmin tüm duygusal yapısını bozuyordu. Günümüz yılları geçmiş yıllara göre daha başarılı idi. Çünkü Hem Hümeyra ve Saadet Işılsoy’un performansları hem de geçmiş yıllardaki sahneler daha çok fotoroman gibi olmasından dolayı.


   Kısaca toparlarsam Çağan Irmak içimizi ısıtan, gerçekçi ve dönemin sosyo-kültürel yapısını derinlemesine anlatan film tarzını bırakarak gişe tarzı filmlere yönelmesinden dolayı son iki filminde beklentilerin altında kalarak hayal kırıklığı yaratmakta. Umarım Çağan Irmak gibi son dönemin önemli genç yönetmeni gişenin değil asıl hedefin seyircilerin hafızasında yer edinmek olduğunu yeniden hatırlar.

Tüm sinema severlere iyi seyirler…