Dizi Analizi: M.U.C.K

"Müzik umutları cesaret kanatlarıydı" Gençlik, komedi ve müzikal türü televizyon dizisi. İlk bölümü 5 Ocak 2012'de Show TV'de yayınlanmış ve 8 bölüm sonra televizyon dünyasını terk etmiştir. Türk yapımı dizilerde eleştirel açıdan neredeyse hiç yazı yazmamıştım. Bu dizi hakkında bir şeyler yazma fikri ise önce YouTube'da video zap zapında karşılaştığım diziye ait şarkılar sebep olmuştur. Daha sonraki araştırmalarımda ise 8 bölümle sonlandığını görünce (ne güzel kısa ve öz) izleyip olumlu olumsuz incelemek istedim. Oyuncu kadrosuna bakıldığında beni şaşırtan bir iki isim vardı. Bu isimlerin başında radyolarda sesini duymaya alışık olduğumuz Bay J'den başkası olamaz. Diziye kattıklarından söz edeceğiz ama gerçekten iyi bir işe imza atmış. Diğer şaşırtan isim ise Elçin Orçun oldu huhuu! Onu klipleri dışında pek görmemiştim. Bir tane daha var Azra Akın... Karakter analizlerden önce tanıtım filmlerini izleyelim.

1.Tanıtım
2.Tanıtım
3.Tanıtım
4.Tanıtım
4 Tanıtım filmiyle vizyona girmeye hazırlanan dizisinin iddialı olduğunu söyleyebiliriz. "Yazıldığı gibi okunmayan dizi: M.U.C.K" başlıyor. Güzel Sanatlar Fakültesinin Müzik ve Dans bölümlerinin bir yarışmaya katılması gerektiği için önce ön elemeyi geçmesi gerekir, ön elemeyi geçmeleri için önlerinde iki günleri vardır. Hiç bir şekilde provası olmayan topluluk iki günde ortalama bir gösteri hazırlaralr ve jürinin karşısına çıkarlar. Müzikalin en önemli isimlerinden Rüzgar, müzikalin içine eder ve jüri salonu terk eder. O saatten sonra bir aşk üçgeni doğmuş bulunmakta ve diziyi domine etmektedir.  

Aşk Üçgeni ve Sonuçları  
Her ne kadar aşk üçgeni olarak başlık atsamda dördüncü isimde var. Rüzgar, Derin, Salih ve Ada. Bu dört isimden dışarıda kalan şimdilik Derin oluyor. Salih ve Ada eski iki dost, samimiler ve iyi bir dostlukları var. Rüzgar ve Derin klasik zengin aşkı diyorum siz anlayın. Mutsuz bir erkek ve erkeğin peşinden koşan müthiş aşık bir kadın. Taşlar kayıyor... Rüzgar, Ada'ya aşık olur, Salih, Rüzgar'la kapışır, Ada, fakir ve ortada kalan masum kız rolündedir. Diziyi domine eden konu işte buradan hortlar.

 Karakter Analizleri:
Rüzgar (Sercan Dikmen): Zengin, yakışıklı, tüm kızların hastası olduğu, babasıyla arası iyi olmayan, sevgilisi Derin ile mutlu olmayan, okulun en iyileirnden ayrıca çok iyi bir piyanisttir. Rüzgar, evde mutlu değildir o yüzden mutluluğu dışarıda aramakta, aranırken Ada'ya aşık olur. Ve dizideki tüm görevi bu aşkın peşinden kışarak Ada'yı elde etmektir. Rol performansının yerlerde gezdiği zengin aşığımızın konuşma tarzı daha doğrusu seslendirme aşaması da başarızlık seviyelerinde. Kendini o role inandıramamış,istemeden oynuyor gibi sanki. He yapmacık yani he... En yakın arkadaşı Nihat. Onunla her şeyini paylaşır. Ada'nın arkadaşı Salih ile arası hiç iyi olmadı. Adam gibi bir kavga sahneleride yok. Vasat bir düşmanlık hikayesi olmuş. Rolüne ve kendisine ısınamadığım kişi. Anket yapılsa oyumu Salih'e verebilirdim. Rüzgar'ın dizideki bir performansı:
Derin (Seda Telciler): Bu tür dizilerin ne yazık ki kötü kızı olarak bilinirler. Fakat bu dizide yine öyle gözüküyor olsada, iyi kızdır Derin. Zengin ve zengin arkadaşları var, okulun popülerlerindendir. Bazı hocalarına göre okulun en iyisidir.. Müzikalde başarılı olacağına bende inanıyorum. Keşke şu sekiz bölümde bir iki tane daha performansı olsaydı. Rüzgar ile olan ilişkisini kurtarmak için Rüzgar'a hamile olduğu yalanını söyler. Yine keşke diyourm, daha sağlam bir yalan bulunsaymış. Artık klasikleri görmekten, duymaktan sıkılmışız. Rüzgar'a yakınlığı nedeniyle Ada'yı sevmiyor haklı olarak. Bir takım zenginvari tehditlerde bulunuyor sırf aşkı için. Bu aşk ne yazık ki tek taraflı gençler. Rüzgar'a her "seni seviyorum" deyişinde ağzına vurasımız gelmiştir. Bırak yani böyle seveceksen, bırak sevme. Gerçi dizi devam etseydi gerçekten şeytana dönüşebilir miydi? Şeytan tüyü var bu kızda bi kere.
Salih (Güntaç Özdemir): Sokak delikanlısı, okuldan atılan genç yetenek, gördüğüme göre basketboluda seviyor. Saç ve sakal tipi uyumlu umarsız tip. Ada'ya aşık besbelli, ama neyi beklediğini bilmiyorum. Bir ara müzikalde Rüzgar'ın yerine başrole geçerek okula yeniden dönmüştür. Okul dönmesi ona iyi gelmiş olmalı. Ben öyle düşünüyorum sokakta boş boş dolaşacağına... Okumak önemli. Yetenekli ve sesi de güzel. Oyunculuğu tartışmalı aslında bazı sahenleri var bitsede gitsek havasında gibi, bazende orta şekerde. Son bölümlere doğru sarışın kızla fazla ilgilendi. Hayırlısı bakalım ama gönlü yinede Ada'da yani. Ekşi sözlükte şu başlık kesin vardır: "serseri ama yakışıklı olmak" -he yokmuş ama bu var bkz: "serseri bir yakışıklılık" Ve Salih'in dizideki performanlarından biri:
Ada (Selen Korkutan): Abartmak olmaz herhalde ama dizinin başrol kızıdır kendisi. Fakir, bakmakla yükümlü olduğu bir babaanne ve birde kardeş vardır. Ben kardeşin bide kanser türevi hastalığa sahip olduğunu düşünecektim ama olmadı bir türlü. Sağlıklı kerata. Okulun nadir yeteneklerinden olduğu bilinmektedir. Derin ve tayfasını pek sevmez, gönül işlerinde başarıyla ulaşamamış karmaşık hisli, güzel gözlü kız. Yüzüde güzel ama. Oyunculuğu için ortanın üstü dersem haksızlık olmaz sanırım. Şu çok üzdü beni ki, sanırım boyu biraz kısa, tüm ikili diyaloglarında hep yukarı doğru bakan o oldu. Rüzgar ve Salih hep tepeden bakan taraf oldu. Ailesinin neden dağıldığını bilmediğimiz gibi ev sahipleri Yılmaz Abiyi de sevmedik. Ne Rüzgar ne de Salih dedi, zaman öylece akıp gitti. Dizi de en iyi yaptığı şeylerden biri şarkı söylemek oldu.
Elif Hoca (Azra Akın): Şüphesiz dizinin en güzel kadınlarından birisi kendisi olmuştur. Bu tip hocaları aslında seviyorum. Fakat gerçekten hayal ürünü olmaktan öteye geçen çok az sayıdalar. Yani iki yüz altmış beş bin öğrenciden bir tanesine denk gelebilir. 5.bölümde falan diziden ayrıldı veda konuşmasında dekan sevgilisinden de ayrılıp her şeye reset atan kadın oldu. Dizide öyle bir performansa imza attıki benim aklımı aldı gitti kadın. Az kaldı ama bayağı bir öz durdu zihinlerde. He, dekanla olan ilişkisini hiç destekleyemediğimiz ve hatta Ozan Hoca ileokuldan ayrılmalarının altında gizli aşkları mı falan mı var dedirten haraketleri oldu. Kendi bilir, oyunculuğu güzel, soğuk değil. Dinleyelim...
Seda Hoca (Hale Caneroğlu): Avrupa Yakası dizisinden sonra kendisini görmek güzel oldu. Hocalık ona yakışmış. Diziye kattığı olağanüstü bir hal olmamakla beraber en iyilerinden birisi olmuştur. Sempatik biri. Sanat Tarihi hocası ayrıca da şam derslerini de girecekti bölümler devam etseydi. Murat Hocayı hiç sevmedi, onu sadece başkaları için kullandı. He, okulun çıkarı için kullandı çokta sıkıntı yok. Ama Murat hocanın vay haline yahu. Şarkı söylemeyi sevdiğini biliyoruz. Dizi performansı da budur.
Nihat (İsmet Şimşek): Dizinin çapkın, zengin ve yalan makinasıdır kendisi. Yüzüne bakıldığında yaramaz adam olduğu belli olmaktadır.En yakın arkadaşı Rüzgar. Sevgilisi Bade. Sinir olduğu tek kişi Alp. Okulun tüm kızlarıyla direk ilişki kurabilen adam. Bu ilişkilerin çoğu sevgilisini aldatma üzerine kuruludur. Adamın hobisi kız düşürmek. Oyunculuğu beğendim ama o sakalların kesilmesi taraftarıyım. Sesi güzel ama o tür şarkılar söylemesen ne hoş olurdu inan bana. Dizi performanslarından bunu seçtim: Sırf Bade için söylüyorsun diye. Aslında Bade saf bir kız gerçekten benimde hoşuma gitti yani. Hoş kız evet.
Leş Üçlü: Diziye farklı hava katan bu üç leş insanın amaçları arasında en önemlisi kız bulmaktır. Hayır kız bulunca ne yapacaklar? Soru muydu bu? Leşler, dönemde bir yıkanıyorlar ama iyi insanlar neticede. Leşlerin biri değişiyor bölüm ortalarında gelen Erkan oluyor. Rahat adam, biraz nabza göre şerbet veren tiplerden temiz insanlar işte. Nerede üç kağıt, nerede pislik varsa oradalar. Daha ada aktif olmalarını isterdim. Dansları dalından koparılmış elma gibi. Bakalım performanslarına bi bakalım. Yurttan atıldıklarına sevinmek için okulda kaldıklarını bilmeleri yeter. Bu arada yurttan atılmak kötü şey arkadaşlar.
Bay J: Radyolarda duymaya alışkın olduğumuz sesin dizi karakteri olarak karşımıza çıkmasına az şaşırmadık değil. Diziye çok güzel bir renk katmış. Yönetmenin en iyi hamlelerinden biri olmuş bu şahsen tebrik ederim. Sekizinci bölüme kaar sesini duyduğumuz, sekizinci bölüm ise kendisini de gördüğümüz bölüm olmuştur. Sağlam sesi var, diziye de yakışmış doğrusu.  

Eğer Dizi Devam Etseydi:
  • Kesinlikle mutlu sonla biteceği için ona göre maddeler yazacağım, yani birinci madde mutlu son biten bir final olacaktı.
  • Rüzgar, Ada çoluk çocuğa karışır torun torba sahibi olurlardı. Çocuklarına da Derin ismini verirlerdi.
  • Derin hakkında konuşmak gerekirse, intihar edecek kadar cesareti yok, muhtemelen yurtdışına kaçar orada evlenmiş olur herhalde.
  • Mutlu son olmayaydı zordu ama Nihat ile Bade de evlenir, Nihat aldatmaya devam ederdi. Adamın kanında var.
  • Zeynep ve Melek ortaklaşa bir iş yaparlardı herhalde dans ve müzik konusunda evet. Ama favorim Zeynep.
  • Melis, kim vurduya gider.
  • Hocalar o okulda fazla kalmaz, Savaş hoca ne lan? Hocalar hep ayrı telden çalıyor arkadaş.
  • Leş üçlü yıkanmadan diziyi tamamlardılar.
  • Salih hakkında kesin yorumlar yapamıyorum hapishaende de olabilir, ölebilir, bilemiyorum tehlikeli adam.
  • Murat Hoca, Seda Hocayı havada karada bi kere öperdi, en fazla bir kere.
  • Dekan istifa!
  • Başkan sende istifa!
  • Muhtemeldir ki en prestijli yarışmada birincilik elde edecekler er yada geç.
  • Bay J okulun radyosundan mezun olurdu.

Özet: 
Dans ve müzik içerikli dizilere karşı istemdışı bir sempati duyuyorum fakat bu kadar verimli bir konunun üzerine, olağanüstü dandik bir aşk hikayesini koyunca olmuyor işte olmuyor. Daha iyisi için daha çok çalışmak gerekiyor. Sonunda ben geleceğim ben yazacağım o olacak, zamana ihtiyacım var benim geriden geliyorum ama siz, benden çok uzakta durmuyorsunuz. Ne güzel bir alt temeliniz var, üniversite, dans ve müzik... Daha iyi harmanlanması gerekirdi. Kötüye iyi ekle işte o kadar puan eder.