Film 14 Mart 2014 tarihinde vizyona giren Ferzan Özpetek’in yönetmen koltuğunda oturduğu, senaryoyu ise Gianni Romoli ve Ferzan Özpetek’in birlikte kaleme aldığı dram ve komedi türlerinde ki gerçek bir hikâyeden esinlenerek yapılmış filmdir. Filmin çekimleri İtalya'nın güneyindeki Lecce şehrinde gerçekleştirilmiştir. Baş rollerde ise Kasia Smutniak, Francesco Arca, Filippo Scicchitano, Carolina Crescentini, Francesco Scianna, ve Paola Minaccioni yer alıyor. Filmin İmdb puanı ise 6,4’tür.
Film Nastri d'Argento adlı ödül töreninden 3 dalda ödül aldı. Ciak d'oro ödül töreninden ise 1 dalda ödül aldı. Aldığı tüm ödüller ve gösterildiği adaylıklar:
En İyi Kadın Oyuncu Kasia Smutniak √
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Paola Minaccioni √
En iyi Casting Yönetmeni Pino Pellegrino √
Aday En İyi Film Yönetmeni Ferzan Özpetek
Aday En İyi Görüntü Yönetmeni Gian Filippo Corticelli
Aday En İyi Film Müziği Pasquale Catalano
Aday En İyi Kurgu Patrizio Marone
En İyi Film Müziği Pasquale Catalano √
Aday En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Philip Scicchitano
Aday En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Paola Minaccioni
Aday En İyi Poster Federico Mauro
Aday En İyi Yönetmen Ferzan Özpetek
Aday En İyi Kadın Oyuncu Kasia Smutniak
Aday En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Paola Minaccioni
Aday En İyi Görüntü Yönetmeni Gian Filippo Corticelli
Aday En İyi Film Müziği Pasquale Catalano
Aday En İyi Sanat Yönetmenliği Marta Maffucci
Aday En İyi Kostüm Tasarımı Alessandro Lai
Aday En İyi Makyaj Ermanno Spera
Aday En iyi Saç Francesca De Simone
Aday En İyi Kurgu Patrizio Marone
Aday En İyi Ses Marco Grillo ve Mirco Pantalla
Filme eleştirilerimi iki başlıkta toplayacağım ilki klişeler ikincisi senaryonun basitliği. Maalesef büyük işler yapan yönetmenlerimizden olan Ferzan Özpetek’in bu filmi senaryosu tüm klişeleri barındırıyordu. Filmin ilk başında “büyük aşklar nefretle başlar” klişesi yer alıyordu. Özpetek filmlerinin olmazsa olmaz karakteri eşcinsel arkadaş yine vardı. Bunun yanı sıra Özpetek filmlerinde genelde var olan eğlenceli aile üyeleri rolünü bu sefer anne ve teyze karakterleri ile sunuyor önümüze. Seyirciyi çekmek için arkadaşının sevgilisine aşık olma ve yasak aşk. Ve tabii izleyenleri ağlatmak için çaresi olmayan hastalık kanser. Senaryosu itibari ile kendimi Türk dizisi izliyormuş gibi hissetmemi sağladı.
Hiçbir karakterin derinlerine inilmemiş. Bu yüzden karakterler ile bağlantı kurmakta izleyen zorlanıyor ve filmi izlerken sıkılmaya başlıyor. Yan karakterler sadece kafasındaki klişeleri tamamlamak için yapılmış gibi. Hiçbiri alıp filmi sürüklemiyor. Hiçbir yan karakterin derinlemesine analizleri yapılmamış gibi. Hal böyle ki ana karakterleri de film yeterince tanıtamıyor. Baş erkek karakter sadece seksi vücudu ile var. Elena da kararsız yapısı nedeni ile sallanan bir bina gibi.
Elena'nın Antonio'ya ''Seni olduğun gibi sevdim, değiştirmeye çalışmadım.'' Demesi ilişkilerine olmadık anlamlar yükleyen ve hayatındaki erkeği hayalindeki prense çevirmeye çalışıp, hem kendini hem de sevdiğini mutsuz eden insanlara ders niteliğindeydi. Kahkahayı bastığınız zamanlar vardı filmin içinde. Komedi unsurları Şahane Misafir filmindeki kadar iyi olmasa da küçük kız ve hastanede ki kadının sahneleri bu anlamda gayet iyiydi. Film turistik mekânları ve görsellik bakımından diğer Ferzan Özpetek filmlerinde olduğu gibi yine şahane.
Arka planda çalan ustaca seçilmiş, içinize işleyen melodiler konusunda yine çok başarılı Ferzan Özpetek. Türk kültüründen parçalar yer alıyor her zamanki gibi. Örnek: Türk müzikleri. Özellikle Aynur Doğan’ın parçası mükemmel. Bu arada filmin sonuna kadar Sezen Aksu’nun sesi ile karşılaşacakmışım gibi hissettim. Bu filmini gezide ölen gençlerimize ve Soma’da hayatını kaybeden madencilere adaması çok hoştu.
Kısacası romantizm ve aşk filmi izlemek isteyenler için tavsiye edilebilir bir film. Ama Ferzan Özpetek gibi çok başarılı bir yönetmenden senaryo anlamında daha özgün ve daha başarılı senaryosu olan filmler bekliyoruz. Son olarak başroldeki kızı birine benzettim sürekli filmi izlerken bulamadım. Monica Belluci desem değil ama o da olabilir, dilimin ucunda ama bir türlü çıkmadı. Derken buldum galiba Penélope Cruz’u hatırlatıyor.
Film Nastri d'Argento adlı ödül töreninden 3 dalda ödül aldı. Ciak d'oro ödül töreninden ise 1 dalda ödül aldı. Aldığı tüm ödüller ve gösterildiği adaylıklar:
Nastri d'Argento Ödülleri
En İyi Kadın Oyuncu Kasia Smutniak √
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Paola Minaccioni √
En iyi Casting Yönetmeni Pino Pellegrino √
Aday En İyi Film Yönetmeni Ferzan Özpetek
Aday En İyi Görüntü Yönetmeni Gian Filippo Corticelli
Aday En İyi Film Müziği Pasquale Catalano
Aday En İyi Kurgu Patrizio Marone
Ciak d'oro Ödülleri
En İyi Film Müziği Pasquale Catalano √
Aday En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Philip Scicchitano
Aday En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Paola Minaccioni
Aday En İyi Poster Federico Mauro
David di Donatello Ödülleri
Aday En İyi Yönetmen Ferzan Özpetek
Aday En İyi Kadın Oyuncu Kasia Smutniak
Aday En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Paola Minaccioni
Aday En İyi Görüntü Yönetmeni Gian Filippo Corticelli
Aday En İyi Film Müziği Pasquale Catalano
Aday En İyi Sanat Yönetmenliği Marta Maffucci
Aday En İyi Kostüm Tasarımı Alessandro Lai
Aday En İyi Makyaj Ermanno Spera
Aday En iyi Saç Francesca De Simone
Aday En İyi Kurgu Patrizio Marone
Aday En İyi Ses Marco Grillo ve Mirco Pantalla
Filme eleştirilerimi iki başlıkta toplayacağım ilki klişeler ikincisi senaryonun basitliği. Maalesef büyük işler yapan yönetmenlerimizden olan Ferzan Özpetek’in bu filmi senaryosu tüm klişeleri barındırıyordu. Filmin ilk başında “büyük aşklar nefretle başlar” klişesi yer alıyordu. Özpetek filmlerinin olmazsa olmaz karakteri eşcinsel arkadaş yine vardı. Bunun yanı sıra Özpetek filmlerinde genelde var olan eğlenceli aile üyeleri rolünü bu sefer anne ve teyze karakterleri ile sunuyor önümüze. Seyirciyi çekmek için arkadaşının sevgilisine aşık olma ve yasak aşk. Ve tabii izleyenleri ağlatmak için çaresi olmayan hastalık kanser. Senaryosu itibari ile kendimi Türk dizisi izliyormuş gibi hissetmemi sağladı.
Hiçbir karakterin derinlerine inilmemiş. Bu yüzden karakterler ile bağlantı kurmakta izleyen zorlanıyor ve filmi izlerken sıkılmaya başlıyor. Yan karakterler sadece kafasındaki klişeleri tamamlamak için yapılmış gibi. Hiçbiri alıp filmi sürüklemiyor. Hiçbir yan karakterin derinlemesine analizleri yapılmamış gibi. Hal böyle ki ana karakterleri de film yeterince tanıtamıyor. Baş erkek karakter sadece seksi vücudu ile var. Elena da kararsız yapısı nedeni ile sallanan bir bina gibi.
Elena'nın Antonio'ya ''Seni olduğun gibi sevdim, değiştirmeye çalışmadım.'' Demesi ilişkilerine olmadık anlamlar yükleyen ve hayatındaki erkeği hayalindeki prense çevirmeye çalışıp, hem kendini hem de sevdiğini mutsuz eden insanlara ders niteliğindeydi. Kahkahayı bastığınız zamanlar vardı filmin içinde. Komedi unsurları Şahane Misafir filmindeki kadar iyi olmasa da küçük kız ve hastanede ki kadının sahneleri bu anlamda gayet iyiydi. Film turistik mekânları ve görsellik bakımından diğer Ferzan Özpetek filmlerinde olduğu gibi yine şahane.
Arka planda çalan ustaca seçilmiş, içinize işleyen melodiler konusunda yine çok başarılı Ferzan Özpetek. Türk kültüründen parçalar yer alıyor her zamanki gibi. Örnek: Türk müzikleri. Özellikle Aynur Doğan’ın parçası mükemmel. Bu arada filmin sonuna kadar Sezen Aksu’nun sesi ile karşılaşacakmışım gibi hissettim. Bu filmini gezide ölen gençlerimize ve Soma’da hayatını kaybeden madencilere adaması çok hoştu.
Kısacası romantizm ve aşk filmi izlemek isteyenler için tavsiye edilebilir bir film. Ama Ferzan Özpetek gibi çok başarılı bir yönetmenden senaryo anlamında daha özgün ve daha başarılı senaryosu olan filmler bekliyoruz. Son olarak başroldeki kızı birine benzettim sürekli filmi izlerken bulamadım. Monica Belluci desem değil ama o da olabilir, dilimin ucunda ama bir türlü çıkmadı. Derken buldum galiba Penélope Cruz’u hatırlatıyor.
Tüm sinemaseverlere iyi seyirler...