Karışık sabahlara uyanıyoruz bu aralar. Artık gündemide
takip edemez oldum çünkü her üç saniyede bir değişiyor kendileri. Bu süreçte
benim daha çok ilgimi çeken insanların dengesizliği oluyor aslında. Çünkü biz
millet olarak her rakı sofrasında kurtarırız ülkeyi, milleti ve hiç çekinmeden
söveriz annelere, gelmişlere ve geçmişlere. Her rakı sofrasınında bir sabahı
vardır tabi baş ağrılarıyla uyanılan ve küfredilerek işe gidilen. İşte o zaman
sorulduğunda ‘ ‘ Abi millet dökülmüş sokağa tomaları salmışlar yine sokağa ‘’
denildiğinde ‘’ Banane ne ben mi kurtaracağım bu ülkeyi’’ derler. Evet canım
kardeşim sen kurtarıcaksın, ben kurtarıcam, o kurtarıcak.
Elimizi taşın altına ne kadar koyduk? Ya da ne kadar istedik
bunu. Kimse vazgeçemiyor yaşamından. Elbiselerinden , telefonlarından kısacası parayla satın alabildiği şeylerden. Bir
dökülüyosun sokağa sonra iki kişi oluyosun sonra milyonlar ama asıl sıkıntı
milyonlar bir olduktan sonra bir soru dolanıyor dillerde ‘’ Peki şimdi ne
yapacağız?’’. Sonra bir bütün olmaktan çıkıyoruz, ayrılıyoruz hepimizin
istediği şeyleri farklı yollardan ifade ediyoruz. Ayrılığa düşüyoruz ve
birliğimizi bozuyoruz . işte bu yüzden ülkeyi sadece rakı masalarında
kurtarıyoruz ve o zaman önemini vurguluyoruz. Tabi bir de başımıza gelince. Bir
haberi televizyondan izlemek her zaman daha kolaydır ama bir televizyona haber
olmak işte o zaman farkındalığa ulaşırsınız. Ne paranız, ne o giymeye
kıyamadığınız elbiseleriniz ne de son model arabanız... hiç bir şeyin kıymeti
kalmaz ve siz belki hiç ortak noktanız olmadığını düşündüğünüz insanlarla kader
birliği yaparsınız.
Çok uzuyor laf. Bir şeyden bahsetmek isterken hoop öbürüne
kayıveriyorsun. Nasıl kaymayayım ki gündem bile her üç saniyede bir değişirken.
Boşuna yoruldum aslında bunları sölerken çünkü kimse başına gelmeden
farkındalaşmaz ve kimsenin umrunda olmaz ya da güzel mezelerle başımızda bir
büyük yoksa kimsenin umrunda olmaz. Yinede bu uğurda ölen her insana bir özür
borçluyuz ve kemiklerinizi sızlattığımız için bizi affetmeyiniz.