Hırs!


Henüz 5 yaşındaydım. Köyümüzdeki ağabeylerimin futbol oynarken kaleci yapmaları ile başladı futbol yolculuğum. Kaleciliği sevmemiştim, oyunun içinde oynamak için çok küçüktüm, yaşım ilerledikçe oyunun içine girmiş ama bu seferde başarısız olduğumdan dolayı bir türlü ısınamamıştım futbola. 8 yaşında İstanbul’a taşındık uyum sürem kısa sürmüştü okuluma, mahalleme ama futbol konusunda değişen bir şey yoktu halen isteksizdim ta ki o güne kadar…

5. sınıfta boş bir derste bir sınıf maçı yapılacaktı ve bende oynamak istedim. Arkadaşlarım ve öğretmenim beni kırmadı ve kadroya aldılar ancak daha 5 dakika geçmemişti ki öğretmenim oyunu durdurarak beni oyundan çıkardı ve futbol oynamak için kabiliyetsiz olduğumu söyledi. Çok da istekli olmadığım bir oyunun oyuncusu olabilmek için duyduğum bu söz çok ağır gelmişti. Okul çıkışında evimize çok yakın olan birçok amatör küme takımlarının antrenman ve maç yaptığı Güngören stadına gittim. Güngören spor minik takımı antrenmanı vardı sonuna kadar izledim. Bir sonraki gün okul çıkışında spor kıyafetlerim ile gittim antrenmanı izledim ve saha boşalınca sahanın etrafında koşmaya başladım. Bunu düzenli olarak her gün yapmaya başladım 3 tur 5 tur derken 25 -30 tur koşabilecek düzeye gelmiştim. Bir gün Güngören Spor antrenörü Mehmet Hoca yanıma geldi ve neden her gün koştuğumu sordu. "Futbolcu olmak istiyorum" dedim. Sadece koşarak futbolcu olunamayacağını eğer istersem ücretsiz olarak antrenmanlara katılabileceğimi söyledi. Benim için bulunmaz fırsattı, hemen kabul ettim ve antrenmanlara başladım. Bir süre sonrasında öğretmenimin söylediği sözlerin benzerini Mehmet hocam, yeteneğin sınırlı ancak çalışkanlığın ve hırsın ile gelişim kaydedebilirsin şeklinde özetledi, bende onu dinledim çalıştım ve bir gün taraftarı olduğum Beşiktaş ve Ay Yıldızlı Milli Takım formasını giyeceğimi hayal ettim. Sırasıyla Güngören, Güngören Belediye, Merter, Ataköy spor kulüplerinde oynadım ve tabi okul takımlarında da... Yeteneğim belli bir noktaya gelmişti ancak 17 li yaşlarımda hırsımı kontrol etmekte zorlanıyordum ve çok tartışıyor çok kart görüyor, doğal olarak da takım kadrosunda tercih edilmiyordum. Birde bu dönemlerde göz rahatsızlığım ilerlediği için hayallerim hayal olmuş ve sadece halısahalarda arkadaşlar arasında futbol oymuyor ve bol bol oyun içinde tartışma çıkartıyordum. Üniversite sonrası iş hayatı derken 28 li yaşlar gelmiş ve haftada bir-iki halısaha maçı ile günler geçip gidiyordu ki...

Çalıştığım işyerindeki dostum Tolga’nın yoğun ısrarları üzerine görme engellilerde futbol yani B2-B3 (az görenler) futsal ile tanıştım. Temelde oynanan top ve zemin dışında zor bir yanı yoktu. Düzenli antrenman sonrasında kondisyonum yeterli düzeye gelmiş, hırsımı da kontrol etmeyi öğrenecek olgunluğa ulaşmıştım. Katıldığım ilk turnuvada 32 takım arasından 8.lik ve sonrasında lig usulüne geçilmesi sonucu 3.lük elde etmiştik. Hemen akabinde Ülkemizde düzenlenecek olan Avrupa Futsal Şampiyonasına en büyük hayalim olan Ay Yıldızlı Milli forma ile gelen Avrupa 6.lığı ulusal ligde gelen 3.lük, 2.lik, şampiyonluklar… Halen aktif olarak oynamaya devam etmekteyim…

Bir eğitimcinin kalp kırıcı yaklaşımı üzerine yapılan bir hırs, hırsına ve sağlık koşullarına yenilen sonrasında sağlık koşulları içerisinde kontrol altına alınan bir hırs ile hedeflenen hayallere yolculuk…

Hırsınızı kontrol edebildiğiniz sürece hayalleriniz size hep yakın olacaktır…