Herkes Af İster

   Aslında herkes affedilmek ister. Af diler ve dahasını diler. Oysa değerini yitirmiştin daha öncesinden. Farkına varır, geç kalmıştır, dış kapının mandalı olmaktan aciz hal almıştır, onun gözlerinde. Ayırt edemez doğruyu yanlışı, ne yapsa doğrudur der "af diler" affedilmek telaşıyla. Karşında bir odun parçası varmış gibi cevap alır. Üzülür başta, çok üzülür, her şeyi siler, yeniden dener. Geri gelecek bir şeyleri olduğuna inandırır kendini. Karşısındaki insana yaranabilmek affedilebilmek için türlü soytarılıklardan geçer, sonuç aynı...

   Değiştiremez kimse kimseyi, ben buyum böyleyim. Benim yaşantımdan, hayatımdan, egolarımdan, korkularımdan sizi nedir? Gidin görün başkalarının hatalarını yanlışlarını, sonra gelin kendi çocuklarınıza yakınlarınıza öğütler verin. Sizi kim takar? Herkes o hatayı yaparak öğrenecek yanlış bir şey yaptığını. Başka türlü yoktur çaresi. Sen çeneni yorma yaşlı ninem/dedem oturun sallanan sandalyenizde, çekin tespihlerinizi...

   O kadar yırtındık, halimiz kalmadı, artık o kadar zavallılaştık ki kendimize inanamaz olduk. Önce lanet okuruz sağa sola, ardından küfürler savrulur... Etraf bok içinde olmuş, içinde yaşamaya başlamışız da yeni haberimiz olmuşcasına irkilerek aynaya bakarız. Saç sakal darmaduman... Ne oldu adam sana? Kim yaptı bunu sana? Yok mu o boş gözlerle bakılan sorular... Sana ne? der geçer insan, sesini kendi bile duymaz. Hadi git başımdan...

   Evet hata yaptım, bir daha yapmamak için kendime söz veremem ama, yapmamam gerektiğini öğrendim. Seni affetmiyorum, kendine nasıl bakarsan bak !