İki Bin On Bir Biterken

Her yılbaşı olduğu gibi sokağa saçılmış eğlence paralarından mahrum kaldığım için kendimi şanslı sayıyorum, eminim geriye kalan 364 günden birinde sağlam bir eğlencede bulunabilirim hem de daha ucuz bir fiyata. Cimriliğimden değil, her şey tasarruf için.

2011’i ufakça değerlendirmek gerekirse sanıyorum en göze çarpan değişiklik üniversite hayatına başlamış olmamdır. Ve aynı sene içinde lise kariyerimi sonlandırmış olmam. Yeni bir düzene başladığım şu yıl içinde yeni dostluklar vesaire doğal olarak kendini gösteriyor. Somut olarak, bateri kursuna başladım mesela. Futsal için ilk kez Nevşehir’de bulundum. Ailemden uzak ilk yılbaşıydı aslında evet. Bu yılın ikinci döneminde inanılmaz hayaller kurmaya başladım, daha çok az kısmını hayata geçirmiş olmam üzücü fakat 2012’ye yatırım olarak görüyorum bunları. 2011 yılının son konseri benim için Simurg Temple Bar’da ki Ogün Sanlısoy konseri oldu. Adamla birebir konuştum falan. Eğlenceli ve keyifli dakikalardı. Ve bence bu çok önemli ki, dış görünüşle adam tasvir etmek tam bir geri kafalılıktır. Ha, Fenerbahçe’nin bu şike olayıyla yaz aylarını meşgul etmesini unutamam. NBA’de lokavt şeyside vardı evet.

2012’den ne bekliyorsun diye soru soruyorum bak şimdi kendime. 2012’den ne bekliyorsun Okan? –sağlık, mutluluk, başarı, huzur, para, karı, kız, ev, araba falan bekliyorum. Sizce ne beklemeliydim ki? Yani hep aynı şeyleri duyuyoruz abi, ben ne bileyim ki adam doksanlı yılların kaydını televizyonda yayınlamadığını ha? Keza adamlarda haklı olabilir lan. Kaç senedir ülkede bunların hepsi aynı anda olmadı ki. Tamam, adamlar haklı haklı. Ha bak ben ilk kez İstanbul dışında yılbaşı geçirdim, hiçbir şey fark etmedi ciddiyim :)