Biri Yine Ölmeye Geç Kalacak

Bir sürü kelimenin anlamını bilmeden kullanıyoruz. "Zaten benim değil" düşüncesiyle. Hızlı düşünüp çabuk karar veriyoruz tıpkı her an kaybedecekmişiz gibi. Fazla rahatız, bir anneden bin tane varmış gibi. Çok fazla örnek veriyoruz, sanki kendisi yetmiyormuş gibi. İnsan kodlanmış bir robotsa yapabilecekleri sınırlıysa, artık yaşamak tatmin etmiyorsa, çoğu sevdiğinin nazını çekemiyorsa, Nazım gibi! Dev gibi sevemiyorsa eğer daha fazlası da gelmiyorsa elinden, insan bazen "dur!" demeli hayata. Aktığı yere çomak sokmalı suyun, duvar örmeli ki, akmasın zaman; Sevdiğim kadınlardan biri derdi ki: "zaman, sadece birazcık zaman" (Sezen Aksu) elde ne varsa, içtiğin kahve fincanında ne varsa önüne koyduğun ne varsa bir minik kumbarayla... Eşitlemek, kıyaslamak istersin zıtlığı puslu aynanda... O derdi ya hani: "Çok yorgunum, beni bekleme kaptan! " (Cem Karaca) diye, aynen öyle. Kimin beklediği de mühim değildi, sadece yanlış eşleşme... Bir tarafta yaptıkların diğer tarafta yapacakların, kafanda ise bir ton teori!

Tepemize güneş yağacak! Kar ısıtacak, yağmur kirletecek, rüzgar pisletecek! İnsan üzelecek... Biri yine ölmeye geç kalacak.