Ben Futboldan Anlamıyorum

Yakın zamanda takım tutmayı da bıraktığımı ve sadece önemli sayılabilecek maçları taraf tutmadan (milli takım ve Avrupa maçlarındaki Türk takımları hariç) izleyeceğime dair bir karar almıştım. Geri mi döndüm? Yok lan.

He baktım, Türk takımlarının Avrupa maçları varmış bugünlerde, tamam izleyeyim. Zaten baya bi süredir maç izlememiştim. İlk maç Fenerbahçe - Spartak Moskova şampiyonlar ligi ön eleme maçıymış. İlk maçı Rusya'da 2-1 kaybederek ikinci maça çıktık Saraçoğlu'nda. Basında maçtan çok bir Alex vıdıvıdılasyonu vardı. Keza maçtan sonrada sürdü hatta üstüne birde Selçuk Şahin eklendi. Ayrıca Aykut Kocaman hakkında atıp tutmalar iki katına çıktı. Nedir maçın durumu? Tamam, ben maçtan anlamıyorum dedim ama Selçuk Şahin'in bir Alex olmadığını olamayacağını biliyorum. Alex oyuna dahil olduktan sonra daha bir canlılık geldi ev sahibi takıma. Alex'in ölüsünü koy santra çizgisine yeter abi. Alex'in yaşı kadar maçını izlememişimdir ama adam Selçuk'un bilmem kaç gömlek üstü, belli ediyor kendini. Peki, bu durumda benim konumum nedir? Aykut kaka, Alex cici mi? Takımın patronu Alex değil ama şu kadroya bakınca sen bu adamı yedek başlatamaz ve "kıskançlık" yapamazsın Aykut Abi.

Maçtan sonra tabi böyle bir yorgunluk hissi, üzüntü falan sinir stres çöktü üstüme. "Dur" dedim bu daha bir oldu, "dur sen" dedim. En azından UEFA kupası gruplarına direk girebiliyor. Teselli işte...

Peki, Bursaspor ve Trabzonspor'un tesellisi ne olabilir?
Yani hocam, evinde 3-1 galip gelmişsin paşalar gibi, tüm halk umutlu. Ertuğrul Sağlam güzel güzel açıklamalar yapıyor. Ne şimdi bu oyun, bu skor? 4 tane abuk sabuk gol yenir mi? Hemde 2 ve 3.goller 1 dakika içinde yenildi. Olay bunla sınırlı değil. Tek dakika içinde iki tanede kırmızı kart gördük. Bir tanesi Ertuğrul Abiye geldi. Twente hak etti, bizde hak ettik.

Trabzonspor açıklamalarda bulunuyor: "büyük kulübüz, iyi kulübüz" diyor, diyebilir. Belki haklıdırlar. Videoton diye bir Macar takımı var bide ortada. 3.sınıf kalitede olduğu söyleniyor. Maçı da izlemedim, dolayısıyla yorum yapamıyorum. Takımın adını duyduğumda bir şirket takımı sandım. Öyledir belkide? İki maçta da golsüz berabere kaldı. Penaltılarda 4-2 yenildi. Bu durumda yapılacak tek şey var: Bükemediğin bileği gel öp.

Hakemler hakkında atıp tutmazsak olmaz:
Üşendiğim için hakemlerin isimlerine bakmadım. Fenerbahçe maçı ile Bursaspor maçı hakemlerini karşılaştırmak istiyorum. 1.Hakem oldukça tahammül gösteriyordu oyunu geciktirici hareketlerde bulunan oyunculara; 2.hakem daha ilk kez zaman çalma çabasına giren Bursaspor'un kalecisine sarı kart gösterdi. 2.hakem doğrusunu yaptı, bunu sonuna kadar destekliyorum. Bak bakalım bi daha soğutuyor mu oyunu. Aynı şekilde yere yatan sakatlanmış numarası yapan oyuncular içinde geçerli bu. Böyle ağız dolusu küfür ettiriyorlar kendilerin iyi mi oluyor? Sportmenlik bu mudur? Ve bunlara pirim tanıyan hakemlere de kıl oluyorum. 

Bide bu hakemler maç başına mı para alıyor? Maç başına para alıyorsa 90 dakika üzerinden mi ücret alıyor? Uzatma dakikaları ve uzayan maçlarda mesai parası alıyorlar mı? Merak işte. 

Şampiyonlar ligi temsilcimiz: Galatasaray...
Gerçek o ki, Avrupa'da en başarılı takımımız Galatasaray. Şampiyonlar ligi kura çekimlerine 3.torbadan giren temsilcimiz H grubunda: Manchester United, Braga ve Cluj ile eşleşti. Başarılar diliyoruz. Ben başarı bekliyorum.

Ülke puanı diye bir şey var...
Avrupa müsabakalarına direk ya da daha üst turdan ön eleme oynayarak katılmamızı sağlayan bir puan sistemi var. Gitgide gerilemişiz. Kıbrıs ile neredeyse aynı puandayız 12.sırada. Ne demek bu? Mütevazi bütçe ile 4 takımıyla mücadele eden ada takımları mı, yoksa 5 takımla mücadele eden Türkiye'nin durumunu mu tartışalım? Başta federasyonum olmak üzere herkese selamlar falan.

Not: Ben Beşiktaş'ı izlemek isterdim Avrupa'da...