Her Şeyden Biraz: Kore Kültürü yazı dizisinin üçüncü bölümüne gelmiş bulunmaktayız. Bu bölümde biraz daha ilginçleşip farklı bir açıdan kültüre göz atacağız. Her kültürün yaşayış biçimini oluşturan temel etkenler efsanelerdir. Kültürler bu yapıların üzerine kurulurlar ve bu inanışlar modern yaşantının da temellerini oluşturur.
Bu sebeple bu kez Kore efsanelerini ve
batıl inançlarını inceleyeceğiz. Bu sayede onlarla daha iyi empati kurup
anlamlandıramadığımız olaylara anlam kazandırabiliriz. İşte bazı Kore
efsaneleri.
Sa
( Dört ) Rakamı
Kore’de 4 rakamının okunuşu ölüm
kelimesinin telaffuzuna benzediği için uğursuz sayılıyor. Batıda nasıl 13
sayısı uğursuz kabul edildiği için asansörlerde olmuyorsa Kore’de de 4 yok.
Onun yerine F kullanılıyor ya da kırmızı bir tuş.
Kumiho
( Dokuz Kuyruklu Tilki ) Efsanesi
Kore efsanelerinde geçen ve bir çok öyküde
yer alan bir karakterdir kumiho. Efsanelerde Kumiho istediği kılığa rahatlıkla girebilir. Kalıcı olarak
tilkiye dönüşür, yüzünü değiştirebilir ama doğası hep aynı kalır. Kumiho
isterse evlenecek bir gelinin yerine de geçebilir. Gelinin annesi bile aradaki
farkı anlayamaz. Kumiho sadece giysileri üzerinde yokken fark edilebilir.Karşımıza hep bir kız olarak resmedilse de Kumiho bazen erkek
kılığına da girer. Hatta bir kızla evlenebilir bile. Şeklini değiştirebilen bir
formda düşünülse de Kumiho'nun kimliği her zaman saklıdır. Çünkü efsaneler bu
değişimin istemsiz olmasını ister. Tarih Kore tarihinin başlangıcında Kumiho,
insanları aldatan kötü insanlar için tehlikeli ve kötü bir yaratıktı. Çünkü
Kumiho kötü insanları aldatırdı. Literatürde Kumiho'nun geceleri mezarlıkta
gezip, mezarları kazarak ölülerin kalplerini alan yarı insan yarı tilki olduğu
da geçer. Aynı zamanda Kumiho iyi eğitim almış, bilge ve hertürlü kılığa giren
bir yaratıktır.
Taemong ( Hamilelik Rüyaları )
Kore'de gelecek hayalleri taemong olarak
bilinir. Kore kültüründe pek çok kadın bu tür rüyalar gördüklerini
söylemektedirler. Rüyalardaki popüler meyveler (elma, kiraz, trabzon hurması,
kestane) hayvanlar (kaplan, yılan, akvaryum balıkları), doğa şekilleri
(nehirler, gökkuşağı), çocuk ve mücevher görülmektedir. Rüyayı gören yemek ya
da meyve alır, hayvanları kucaklar ya da doğa ile etkileşime girmiş olabilir.
Görülen hayal bebeğin cinsiyeti için bir işaret olarak görülür mesela meyve
görmek kız bebeğe işaret etmektedir. Lotus çiçekleri, geyik, şeftali, sazan,
kaplumbağa, küçük renkli yılanlar, ay yine kız bebeğin olacağına işarettir.
Ayrıca, özel şeyler hayal edilir. Nasıl meyve görmek kız bebeğe işaret ise, bebek erkekse, size kaplanlar, domuz, ejderha, ayı, boğa, at, vinçler, istiridye, altın tarak hayalleri gösterilir.
Bu hayallerin ortak özelliği unutulmayacak kadar gerçekçi olmasıdır.
Ayrıca, özel şeyler hayal edilir. Nasıl meyve görmek kız bebeğe işaret ise, bebek erkekse, size kaplanlar, domuz, ejderha, ayı, boğa, at, vinçler, istiridye, altın tarak hayalleri gösterilir.
Bu hayallerin ortak özelliği unutulmayacak kadar gerçekçi olmasıdır.
Turna Kuşu Efsanesi
Ölümden korkan ve “ölümsüzlük
Çimeni”ni elde etmek isteyen Sanghoon adında bir Koreli gencin Japon bir azizi
yardım etmeye çağırması başlar bu mitoloji;
Japon Aziz, Koreli gencin yardım isteğini duyar ve ona kağıttan yapılmış ve birleştirildiğinde canlanan bir Turna Kuşu verir ve bu kuşla asla anavatanına gitmemesi gerektiği söyler.
Sanghoon Azize söz verir ve okyanusun üzerinde Horai Dağına doğru yola çıkar.
Burada Sanghoon, Hayat veren çimeni bulur ve yer. Zamanla bu adada bir süre yaşadıktan sonra, canı sıkılmaya başlar ve diğer ada sakinlerinin ölümsüzlükten sıkıldıklarını ve ölümü özlediklerini fark eder.
Sanghoon da,Koreyi özlemeye başlamıştır ve sonunda kağıttan Turna Kuşunu yeniden birleştirip denizin üzerinden uçmaya başlar ancak adadan ayrıldıktan sonra bulduğu bu çözümün akıllıca olup olmadığını şüphesine kapılır.Çünkü zaten ölümsüzlükten sıkıldığı ve anavatan özlemi çeken Sanghoon azize kaşı sözünü tutmadığının farkındadır ve sonucun ne olacağı hakkında şüpheleri vardır. Sanghoon un isteğine göre hareket eden Turna Kuşu, kıvrılıp buruşur ve havada düşmeye başlar.
Sanghoon Azize verdiği sözü tutmadığı için Turna Kuşunun düşmeye başladığını anlar ve korkuya kapılır ve tekrar Ölümsüzlük Çimenini bulduğu yere gitmesi gerektiğini anlar ve oraya ulaşması gerektiğine öyle çok inanır ki Turna Kuşu kuvvetlendikçe kuvvetlenir ve havada yükselmeye başlar. Ve sonunda Sanghoon istemeyerek de olsa Pengi adasına geri döner ve ömrünün sonuna kadar pişmanlık içinde yaşamaya mahkûm olur.
Japon Aziz, Koreli gencin yardım isteğini duyar ve ona kağıttan yapılmış ve birleştirildiğinde canlanan bir Turna Kuşu verir ve bu kuşla asla anavatanına gitmemesi gerektiği söyler.
Sanghoon Azize söz verir ve okyanusun üzerinde Horai Dağına doğru yola çıkar.
Burada Sanghoon, Hayat veren çimeni bulur ve yer. Zamanla bu adada bir süre yaşadıktan sonra, canı sıkılmaya başlar ve diğer ada sakinlerinin ölümsüzlükten sıkıldıklarını ve ölümü özlediklerini fark eder.
Sanghoon da,Koreyi özlemeye başlamıştır ve sonunda kağıttan Turna Kuşunu yeniden birleştirip denizin üzerinden uçmaya başlar ancak adadan ayrıldıktan sonra bulduğu bu çözümün akıllıca olup olmadığını şüphesine kapılır.Çünkü zaten ölümsüzlükten sıkıldığı ve anavatan özlemi çeken Sanghoon azize kaşı sözünü tutmadığının farkındadır ve sonucun ne olacağı hakkında şüpheleri vardır. Sanghoon un isteğine göre hareket eden Turna Kuşu, kıvrılıp buruşur ve havada düşmeye başlar.
Sanghoon Azize verdiği sözü tutmadığı için Turna Kuşunun düşmeye başladığını anlar ve korkuya kapılır ve tekrar Ölümsüzlük Çimenini bulduğu yere gitmesi gerektiğini anlar ve oraya ulaşması gerektiğine öyle çok inanır ki Turna Kuşu kuvvetlendikçe kuvvetlenir ve havada yükselmeye başlar. Ve sonunda Sanghoon istemeyerek de olsa Pengi adasına geri döner ve ömrünün sonuna kadar pişmanlık içinde yaşamaya mahkûm olur.
Dokkaebi
Kore peri masallarındaki
karakterlerden birisidir. Dokkaebi efsanelerde
cin, cüce, goblin şeklinde karşımıza çıkar. Korkunç bir görüntüye sahip olmasına rağmen aynı zamanda nükteli bir mizaha sahip bir cindir. Bu yaratıklar yaramazlık yapmayı severler ve kötü insanları kandırırlardı. İyi insanlara ise zenginlik verir, iyi dileklerde bulunurlardı.
Dokkaebi değişime uğrayabilirdi. İsterlerse insana dönüşebilirler ama cansız nesnelere dönüşmeyi tercih ederlerdi. Özellikle günlük hayatta fazla kullanılmayan ya da terk edilmiş eşyalara dönüşürlerdi. Dönüşmeyi sevdikleri şeyler arasında şömine, süpürge, havan
ve harman döveni başta gelirdi. Bazen de ağaçlara sürülen kirece dönüşürlerdi.
cin, cüce, goblin şeklinde karşımıza çıkar. Korkunç bir görüntüye sahip olmasına rağmen aynı zamanda nükteli bir mizaha sahip bir cindir. Bu yaratıklar yaramazlık yapmayı severler ve kötü insanları kandırırlardı. İyi insanlara ise zenginlik verir, iyi dileklerde bulunurlardı.
Dokkaebi değişime uğrayabilirdi. İsterlerse insana dönüşebilirler ama cansız nesnelere dönüşmeyi tercih ederlerdi. Özellikle günlük hayatta fazla kullanılmayan ya da terk edilmiş eşyalara dönüşürlerdi. Dönüşmeyi sevdikleri şeyler arasında şömine, süpürge, havan
ve harman döveni başta gelirdi. Bazen de ağaçlara sürülen kirece dönüşürlerdi.
İnci Prenses
Bir zamanlar Ejderha Kralın, İnci
Prenses adında ki kızı, yakışıklı bir Koreli gence aşık olmuştu. Sakin bir yaz
günü, genç adam, kutsal bir ağacın altında oturuyordu ve görüntüsü bir ejderha
kuyusunda yansıyordu. Prenses, gencin önüne çıktı ve kalbine doğru bir aşk
büyüsü gönderdi. Genç, Prensesin güzelliğiyle büyülenmişti. Prenses, onu
Ejderha Kralın sarayına doğru götürdü. Orada onunla evlendi ve üç yıl boyunca
birlikte yaşadılar daha sonra genç adam, insanların dünyasına dönme arzusu
duymaya başladı. Prenses, boş yere, onun sarayda kalması için yalvardı bununla
beraber, adamın kalbinin, Yeraltı Dünyasındaki Krallığı terk etmek için yanıp
tutuştuğunu anlayınca, ona eşlik etmeye razı oldu.
Adam, bir Wani`nin(Timsah şeklinde bir ejderha)sırtında denizi geçti. Prenseste ona eşlik etti ve genç adam onun için deniz kıyısında bir ev inşa etti. İnci Prenses anne olmak üzereydi ve genç adamın, çocuk doğana kadar kendisine bakmaması konusunda söz vermesini istedi ancak adam bu sözünü tutmadı. Merakına yenilerek, prenses odasındayken gizlice baktı ve karısının bir ejderha biçimine girdiğini gördü. İnci Prensesi eşinin kendisini gördüğünü fark eder etmez öfkeye kapılıp bulundukları adadan ayrılıp yer altı dünyasına geri döndü ve kocası bir daha ne İnci Prensesini nede doğacak olan Ejder Prens Wao’yu görebildi.
Adam, bir Wani`nin(Timsah şeklinde bir ejderha)sırtında denizi geçti. Prenseste ona eşlik etti ve genç adam onun için deniz kıyısında bir ev inşa etti. İnci Prenses anne olmak üzereydi ve genç adamın, çocuk doğana kadar kendisine bakmaması konusunda söz vermesini istedi ancak adam bu sözünü tutmadı. Merakına yenilerek, prenses odasındayken gizlice baktı ve karısının bir ejderha biçimine girdiğini gördü. İnci Prensesi eşinin kendisini gördüğünü fark eder etmez öfkeye kapılıp bulundukları adadan ayrılıp yer altı dünyasına geri döndü ve kocası bir daha ne İnci Prensesini nede doğacak olan Ejder Prens Wao’yu görebildi.
Üç
Bacaklı Kuş
Üç bacaklı adlandırılan efsanevi kuş kargadan
esinlenerek oluşturulmuştur. Mitoloji olarak üç bacaklı kuş Asya, Küçük Asya ve
Kuzey Afrika da güneşi temsil etmektedir.
Kore mitolojisinde üç bacaklı kuş Koguryo Krallığını temsil etmektedir. Sembolik olarak kabul edilen bu kuş bir çeşit ejderhaya benzetilmiştir. Koguryo Krallığı döneminde bu kuş için birçok ayin düzenlenmiş, adaklar adanmıştır. O dönemin kralı ise mitolojide ki kuşa benzetilerek halk arasında birçok hikâyenin ana kaynağı olmuştur. Koguryo Krallığı bir savaşa girecekse bir ayin düzenlenir Üç Bacaklı Kuş ' a dualar edilirdi. Savaş sonarı ise ölen kişilerin huzura ermesi için adaklar adanırdı. Koguryo Krallığının sembolü olan Üç Bacaklı Kuş kralın resmi mühüründe de bir sembol olarak kullanılmıştır.
Kore mitolojisinde üç bacaklı kuş Koguryo Krallığını temsil etmektedir. Sembolik olarak kabul edilen bu kuş bir çeşit ejderhaya benzetilmiştir. Koguryo Krallığı döneminde bu kuş için birçok ayin düzenlenmiş, adaklar adanmıştır. O dönemin kralı ise mitolojide ki kuşa benzetilerek halk arasında birçok hikâyenin ana kaynağı olmuştur. Koguryo Krallığı bir savaşa girecekse bir ayin düzenlenir Üç Bacaklı Kuş ' a dualar edilirdi. Savaş sonarı ise ölen kişilerin huzura ermesi için adaklar adanırdı. Koguryo Krallığının sembolü olan Üç Bacaklı Kuş kralın resmi mühüründe de bir sembol olarak kullanılmıştır.
Güneş ve Ay
Dünyada Güneş ve Ay'dan yaratılmadan
önce, yıldızlar vardı. Haesing ve kız kardeşi Dalsun geçinmek için pirinç keki
satan anneleriyle birlikte
yaşarlardı. Anneleri Birgen
köyden dönerken bir tepenin üstünde ondan pirinç keklerini isteyen bir kaplan ile
karşılaştı. O’da pirinç kekini ona verdi ve
kaplan gitti. Sonra diğer tepeye varmadan kaplan tekrar göründü ve bu sefer iki tane pirinç keki istedi. Fakir
anne kaplana istediği pirinç keklerini
tekrar verdi. Üçüncü tepeye
geldiğinde kaplan yine geldi ve dört tane pirinç keki istedi. Anne artık onu beslemek
istemediğini söyledi, bunun üzerine
kaplan onu yutmakla tehdit etti. Anne yalvararak, iki çocuklu dul bir anne
olduğunu söyledi. Bunları duyunca kaplanın
açlığı şiddetle büyüdü. Anneyi orada yuttu ve elbiselerini giyip kılık değiştirdi.
Evde çocukların beklediğini bilerek eve doğru yol almaya başladı. Çocuklar evde anneleri geri dönmediği için meraklanıyorlardı. Haesing dışarıdan onları çağıran bir ses geldiğini duyunca kapıyı kilitlemeleri gerektiğini söyledi. Dalsun o sesin annesine ait olduğu düşündü, ama Haesing sesin farklı olduğunu ve bazı şeylerin yolunda gitmediğini sezdi. Kaplan onları kapıyı açmaları için zorladı, ama Haesing kararlılıkla reddetti.
Kaplan kalan pirinç keklerini biraz pudra kullanarak beyaz görünmesini sağladı. Kekleri kapının oradaki boşluğa sıkıştırdı. Bunu gören Dalsun gelenin annesi olduğuna inandı ve hemen kapıyı açtı. Kaplanı gören çocuklar güvenlikleri için ağaca tırmandı. Kaplan evin içinde balta bulunca ağacı parçalamaya başladı. Dalson dua ederek cennetten yardım istedi ve cennettekiler aşağıya sağlam bir ip gönderdi. Eğer çocuklar ipi tutabilirlerse bu ip onları lanetten kurtulabilecekti. Bunu gören kaplan aynı şeyi yaptı ve ipe tırmandı. Ancak ip çürük bir ip haline geldi ve koptu. Kaplan Millet tarlasına düştü. Kanı Millet'e renk verdi. İşte bu yüzden Millet'in kırmızı olduğu söylenir. Cennet, Haesing'i güneş yaptı ve Dalsun'da ay oldu, ama daha sonra Dalsun karanlıktan korktuğunu söyledi. Haesing onun yerini almaya karar verdi ve böylece Dalsun güneş oldu.
açlığı şiddetle büyüdü. Anneyi orada yuttu ve elbiselerini giyip kılık değiştirdi.
Evde çocukların beklediğini bilerek eve doğru yol almaya başladı. Çocuklar evde anneleri geri dönmediği için meraklanıyorlardı. Haesing dışarıdan onları çağıran bir ses geldiğini duyunca kapıyı kilitlemeleri gerektiğini söyledi. Dalsun o sesin annesine ait olduğu düşündü, ama Haesing sesin farklı olduğunu ve bazı şeylerin yolunda gitmediğini sezdi. Kaplan onları kapıyı açmaları için zorladı, ama Haesing kararlılıkla reddetti.
Kaplan kalan pirinç keklerini biraz pudra kullanarak beyaz görünmesini sağladı. Kekleri kapının oradaki boşluğa sıkıştırdı. Bunu gören Dalsun gelenin annesi olduğuna inandı ve hemen kapıyı açtı. Kaplanı gören çocuklar güvenlikleri için ağaca tırmandı. Kaplan evin içinde balta bulunca ağacı parçalamaya başladı. Dalson dua ederek cennetten yardım istedi ve cennettekiler aşağıya sağlam bir ip gönderdi. Eğer çocuklar ipi tutabilirlerse bu ip onları lanetten kurtulabilecekti. Bunu gören kaplan aynı şeyi yaptı ve ipe tırmandı. Ancak ip çürük bir ip haline geldi ve koptu. Kaplan Millet tarlasına düştü. Kanı Millet'e renk verdi. İşte bu yüzden Millet'in kırmızı olduğu söylenir. Cennet, Haesing'i güneş yaptı ve Dalsun'da ay oldu, ama daha sonra Dalsun karanlıktan korktuğunu söyledi. Haesing onun yerini almaya karar verdi ve böylece Dalsun güneş oldu.
Bu kadar efsane yeterli dedikten sonra
şimdi de batıl inançlara göz atma zamanıdır diyorum. İşte o inançlar…
1-) Kore’de iyiliği ve kötülüğü
temsil eden iki kuş vardır. Biri karga diğeri saksağandır. Eğer bir gün karga
görürsen o gün kötü şans peşini bırakmaz, eğer gördüğün saksağansa iyi şans
seninle demektir.
2-) Eğer Kore’deysen ve bir
sınava gireceksen saçlarını yıkamamalısın. Çünkü hafızandaki bilgiler silinip
gidebilir.
3-)Eğer Kore’de sevgiline
ayakkabı hediye edemezsin. Edersen kaçar gider.
4-) Kore’de gece tırnak
keseceksen bunu yapmamalısın. Çünkü ya gece tırnakların fareler tarafından
yenir ya da gece ruhun gider.
5-) Kore’de gece şarkı söylersen
sabah yılan saldırısına uğrayacaksındır. Hazırlıklı olmalısın.
6-) eğer evleneceksen ya farkı
için en ideal sayı dörttür. Eğer bu sayı dört değil de beşse bu kötü geçecek
bir evliliğin işaretidir.
7-) Gece rüyanızda domuz
görürseniz şansınız açılacaktır.
8-) Büyük eli ve ayakları olan
insanlar hırsız ve yalancı olurlar.
9-) Eğer birinin adını kırmızı
kalemle yazmayın. Yazarsanız bu onun ölmesini isteyeceğiniz anlamına gelir.
10-) Hamile bir bayan güzel
yiyecekler yerse çocuğu da güzel olur.
11-) Ayakkabı hediye etmek gibi
sevgilinizle tavuk yerseniz ayrılık kapıdadır.
12-) Yemek çubuklarınızı yukarı
doğru tutuyorsanız yakın tutmuyorsanız yakın biriyle evleneceksiniz demektir.
13-) Rüyanızda siz yada bir başkası düşerse ölüm kapıda demektir.
14-) Tavuk boynu yemek sizi iyi bir şarkıcı yapar.
15-) Yeni açılan bir yerin eşiğine tuz atmak zenginlik getirir.
16-) Korelilerin DNA yapısı onları diğer insanlardan daha şefkatli yapar.
17-) Yanık yemek kanser yapar.
18-) Kore'de eşcinsel yoktur.
19-) Köpek eti yemek erkekleri güçlü yapar.
20-) Kışın çorap giymemek bacaklarınızı küçültür.
21-) Boyunuz ne kadar kısayda çevrenizdeki havanız da o kadar az.