Hayat Denklemi: Bundan Zarar Gelmez

    https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2LE42yKhC8cfeqJ6Q1Eqkaq9M8M1Uqz-QoRvYmjGs_oncLDeCvDI-jxWm9CbdjTHjp7mKilceTPasliZE30mmBCQmqZU7LmjiYFArwlwaRXsdVT1pgqwhvVaqzWFdef7qinPQqMoNesFc/s320/ena0108l.jpg
 Hayatı çok bilinmeyenli bir denklem olarak tanımlasam çok yanlış bir ifade kullanmış olmam sanırım. Ne kadar uzun süre yaşarsak yaşayalım – ki buna yaşlılık diyoruz – yine de hep bir yerlerden bilinmeyen bir şeyler, yaşanmamış ve tanık olunmamış olaylar ortaya çıkıveriyor ve biz yüzümüzde o şaşkın ifade ile donakalıyoruz. Çelişkili bir şekilde hayattan hem memnunuz hem de hiç değiliz. Bu denklemi bazen öylesine benimsiyor ve çözmek ya da en azından bir parçası haline gelebilmek için çırpınırken bazen ondan ve ona ait olan her şeyden uzaklaşma eğilimine düşüyoruz.

     Bu ne kadar normal? 

     Cevap: oldukça. Bu durumu yaşayan insanlar parmakla gösterilemeyeceği için – yaşayan herkesi göstermek zaman alıcı ve gereksiz  - normal olduğunu anlamamız somutlaştırılabilecek bir nitelik taşıyor. Kısaca herkes aynı sorunları yaşıyorsa problem sende değil demek istiyorum. Yani bazı sabahlar uyandığında neşe ile ortalıkta dolanıp parıldayan ve bazı sabahlarsa huysuz ve karamsar olup neden yaşadığını sorgulayan bir tek sen değilsin. Bunun bilincinde olmak sorunun ne olduğunu anlamada ilk adım oluyor galiba.
Hayatın her zaman güler yüzle davranmadığını ve gülümseyip bahar etkisi yaratmadığını üzülerek kabulleniyorum. Ama her şeyin geçici olduğunu ve mutlu olmak için ilk başta biraz üzülmek gerektiğini de biliyorum. Bu olayı şöyle açıklayabilirim ki üzülmeyi bilmeden mutlu olduğunu nasıl anlayabileceksin?


     Şimdi sorunun bir diğer aşamasına geldik mutluluk nedir ve nasıl ulaşılır? Cevap veriyorum. Mutluluk kozasından yeni çıkmış bir kelebektir. Ortalıkta gezinip durur, ömrü kısadır ama muhteşem aşamalardan geçer. Uzun ve yorucu bir sürünme evresinin ardından başlayan kısa süreli ama unutulmaz peri masalı. Her gün yeni bir kelebek kozasından çıkar ve ortalıkta dolanır. Eğer o gün o kelebeği görebildiysen mutluluğu bulmuşsundur. Yani mutluluğu görmek bizim gözlerimizin görmek istediği yerle bağlantılı.


Mutlu olduğumuz taktirde hayata dair tüm sorunlarımız ve aksaklıklarımız önemini yitirir. Normal bir zamanda başımızı ağrıtan problemler dünya
zamanının geçiciliğinin toleransına bırakılır ve çoğu da hiç umulmadık bir şekilde çözülüverir. 


     Mutlu olmak problemleri çözer mi? 

     Mutlu olmak her problemi çözemeyeceği gibi bireyin kendi önüne koyduğu barikatları kaldırır. Şunu belirtmeliyim ki eğer açsanız mutluluk size bir tabak yemek getirip önünüze koymaz ama size o yemeği alabilmeniz için gerekli yolları daha gidilebilir kılar. Normalde dikenli olan yolları çakıl taşlarıyla kaplı gösterir ve siz canınızın yandığını hissetmezsiniz. Çünkü o an nerde yürüdüğünüz değil nereye yürüdüğünüz önemlidir. Bunun dışında mutsuz olduğunuzda önünüze en ufak ve gereksiz detayları bile devasa büyüklüklere getirip koyarsınız. Mutlu olduğunuz anda denkleminize eklediğiniz cevabını kendi içinizde bilinen bilinmeyenler ortadan kaybolur. Ve hayat denklemi sadeleşme yoluna girmiş olur.
Mutluluğun kelebeğini rastgele bir zamanda çaba harcamadan gördük ve mutlu olduk. Peki ya göremediysek… Bu noktada drama bağlayıp hüngür hüngür ağlamaya gerek yok. İşte hayatımızın büyük bir kısmında yapmamız gereken kısma geldi sıra; kelebeği arama. Bu teoride kolay pratikte zor bir olay olarak bilinmekte ve zorluğu uygulanmasından değil kişilerin bencilliğinden ileri gelmekte. Başkasının mutluluğundan mutlu olabilmeyi anlatmak burada amacım. “Bu zor” diyenleri duyar gibiyim. O halde size buna benzer başka bir yolu önermeliyim. Başkasını mutlu et ve mutlu ol. Çünkü mutluluk bulaşıcıdır.


     Mutluluk nasıl paylaşılır? Mutluluk nasıl dağıtılır? 

     Cevap basit dürtülerini kontrol et ve karşıdaki insan adına sevin. Senin sahip olamadığın bir şeye sahip diye kırma, kırılma. Hatta öyle ki o kişi gelip sizi kıskandırmaya çalışıyorsa gülümse ve neşe dağıt etrafına. Bir şekilde sahip olamadıkların seninle mutlu olacaklarını anlayıp geleceklerdir sana. Mutlu değilsin diye sakın mutluluğun da dağıtılamayacağını sanma. Bu insanın içindeki eksilmeyen yaşama sevincidir, bu umuttur aslında. Mutluluğu dağıtmaya başlayınca etrafa hayat denkleminde üslü ifadeler yer almayacak zamanla. Bir bakacaksın ki o zaman sana bir bilinmeyenli denklem kalmış hayattan tüm yaşananlardan sonra. O değere de koy kendini doğrudan gideceksin sonuca.

     Bugün hayatımızdaki ilk değişikliği yapmalı ve bir günlük kelebek hayatını yaşamalıyız belki de. Ne de olsa mutlu olmaktan zarar gelmez…