Bir ihtiyaçtır müzik. İhtiyaçlar karşılandıkça, yenileri hortlar, onların hızına yetişmek için belki "müzik" denilemeyecek kadar kötü seslerin bir araya geldiği çalışmalarda olabilir. Doymasını bilmeli miyiz, ebediyen değil tabi fakat yavaş sindirmek gerektiğini düşünenlerdenim. Bence sandığımız kadar uzun ömrü de yok dünyanın. Gayet benciliz ve üstelik farkındayız. Şunu dinleyerek devam edelim isterim:
Yekta Kopan'In şu deyişini hep hatırlıyorum, Şebnem Ferah'la bir röportajında kullanmıştı: "tamamen tahta müzik" anlatmak istediği akustik müziğin tam doruk noktası. Bir şarkının orijinal hali ile akustik hali arasında sözlerin aynı olmasına rağmen tam bir şarkılık fark var. Sanki farklı bir şarkıyı söylüyorlar? Hele şu daha eski şarkıların hiç eskimemiş ruhlarını hep ayakta tutan güzel insanlar?
Yakın zamanda popülerliğini arttırmış bir takım canlı akustik kayıtlar alan televizyon/radyo programları var. İyi bir ivme ile hızlandılar. Baya ilgi gördü çünkü, kalitesiz konser kayıtlarınız dinlemektense, yada ne zaman bir canlı yayına çıkıp da canlı şarkı söylemesini beklemektense, ya tamamıyla akustik bir albüm ya da bu tür akustik kayıtların yapılması televizyonlarda/radyolarda güzel bir fırsat.
Yakın zamanda akustik tabanlı bir çalma listesi paylaşmak istiyorum. Sonraki yazılara mutlaka kulak verin. Akustik ayrı bir müzik türüdür.