Law Abiding Citizen - Neler Öğretti?

Türkçe çevirisi Adalet Peşinde olan film 2009 ABD yapımıdır. Suç, dram ve gerilim üçlemesiyle F. Gary Gray tarafından yönetilirken senaryosu Kurt Wimmer tarafından yazılmış ve izlenmesi 109 dakikayı bulmuştur. Başrol oyunculuklarını ise Gerard Butler ve Jamie Foxx üstlenmiştir. Konusu itibariyle Amerikan adalet sistemini sorgulamaya çalışmıştır. Gerard Butler'in canlandırdığı karakter mutlu bir aile babasıdır. Babanın gözleri önünde öldürülen kızı ve eşinin intikamını anlatan filmde Jamie Foxx bir savcıyı canlandırmaktadır. 2009 yılının en iyi yapımlarından biri olduğunu da eklerken, senaryosu bakımından izleyiciler gözünde yüksek puan ve övgü almıştır.

Gerard Butler, ailesinin katledilmesinden sonra adaletin yetersiz kaldığını düşünür ki düşünmekte de haklıdır. Bir baba olarak eşinin ve kızının gözlerinin önünde tecavüz edilip öldürüldüğünü görüyorsan ya bi git yaşama, ya da gel yaşatma. Ne yapacaktı ki? İki suçludan biri idam ediliyor diğeri ise serbest kalıyordu. Clyde Shelton (Gerard Butler), tam 10 yıl bekliyor ve bu süre zarfında akıl almaz planlamalar yapıyor. Tüm planlar sadece ailesini yok eden iki şuursuz için değil, tüm bir adaletin titreyip kendine getirme çabasıydı belkide. Hani baştan belliydi adaletin ipsiz sapsız olduğu ama dur bakalım bide Clyde amca denesin, müsaade edelim.

İki şuursuzdan biri Clyde'a şunu söylüyor: "adaletten kaçamazsın öyle değil mi?" kaçmaya çalıştığımız gerçekten adaletin adaletsizce işleyişidir. Bu sadece Türkiye'de noksan olan konu değildir, tüm dünyada bu söz konusudur ve bunun üzerine filmde geçen başka bir replik ise; "biraz adalet, adaletsizlikten iyidir" fikri olabilir. Doğru mudur, tartışılır. Clyde kendi adalet sistemini kurmuş ve öldürmeye ailesini yok edenlerden başlamıştır. Planlanmış ve ince düşünülmüş işkence prosedürü ile fena şekilde ölmüşlerdir. İntikamı normal şartlarda burada bitmesi gerekirken, hızını alamayan Clyde adaleti sağlamaya çalışan kim var kim yok herkesi öldürmeyi kafasına koymuş. İzleyicilere göre kusursuz işleyen planının en kıytırık hatası savcı Nick'i (Jamie Foxx) öldürmemiş olmasıdır.

Farkında mısınız bilmiyorum ama bu filmde iyi karakteri istemsiz olarak yine destekliyoruz. Desteklediğimiz karakter ailesinin yok oluşunu en acı şekilde gören bir babadır. Peki, bu baba şimdi gözünü kırpmadan gerek  gerçekten suçlu olanları gerekse henüz suçlu bir yanını göremediğimiz adalet işçilerini öldürmeye başlamıştır. Yani sonuç itibariyle elimizde iki katil tipi var; Birincisi şuursuz bir katil öyle rast gele eve girip, bir ailenin yok oluşuna sebebiyet veren; İkinci katil ise, normal hayatında katil olma potansiyeli düşükken, tekerine çomak sokan şuursuzlar yüzünden katil olan ve bazı sistem hatalarını düzeltmek isteyen bir adam. Burada kazanan Clyde'dan başkası değil ama o da bir katil...

Filmde çeşitli mantık hataları göze çarpıyor. Hapishane hücrelerinin her birine kazılmış tünelin gerçeklik payı düşündürürken, hadi böyle bir şey oldu diyelim hapishanedeki güven sorunu bu kadar mı dandik olur? Elin adamı gelecek ta nereden tünel kazacak tünele kapak takacak vs... Gerçi gardiyanlar uyuyorsa dürtmemek lazım. Mantık hatası olarak görülen bir başka nokta ise; Clyde onca adamı havaya uçururken öldürürken hapishanede rahat yatağında yatıyor. Tüm bunları dışarıda da yapabilirdi. Yani o kadar tünel kazmasına falan gerek var mıydı? Gerçi bu durumu şununla bağlayabiliriz belki, savcı Nick Beyle oyun oynamak istemiş olabilir. Çünkü Nick bilindiği üzere katillerle anlaşma yapmıştı ve bu Clyde'ın hoşuna gitmemişti. Zaten her şey oradan başladı. Ah ulan Nick!

Şöylede güzel bir repliği vardır filmin;

Hakim: Söylemek istediğiniz bir şey var mı Bay Shelton?
Shelton: Evet. Evet, var Sayın Hakim.
Shelton: Kalkayım mı?
Hakim: Lütfen.
Shelton: Sayın Hakim, ben yasalara saygılı bir vatandaşım. Kendi halinde biriyim. Kaçma riskim yok. Bu, suç işlediğim iddiasıyla ilk yargılanışım.
Ayrıca davacı bana karşı tek bir somut kanıt bile sunmadı. Mahkemenin elinde, varsayılan durumla ilişkili olduğuma dair herhangi bir kanıt yoksa bu şartlar altında, kefalet talebimin geri çevrilmesi hem önyargı içeren hemde yasal olarak mütecaviz bir tutumdur. Bu katakulliye getirmektir Sayın Hakim. Dave V.McDonough, Belge No: #041325 tarzı uluslararası ve yerel vakalardaki bu tip ihlallerin sonuçlarını hatırlamıyor muyuz?
Hakim: Aynı fikirde olmadığımızı söyleyemeyeceğim Bay Shelton.
Davacı: Sayın Hakim, Bay Shelton bize bir itirafta bulunacağı taahhüdünü vermişti.
Hakim: Bulundu mu peki Bay Rice?
Davacı: Hayır, Sayın Hakim.
Hakim: Benim fikrimce, sanığın bunu yapması için teşvik edici prensipler yerine getirilmemiş.Kefalet bedelini belirliyorum.
Davacı: Sayın Hakim, bunu yapmayın.
Shelton: (Gülerek) Teşekkürler.
Hakim: Afedersin?
Shelton: Hayır, affedeceğimi sanmıyorum. Benim bahsettiğimde bu. Neredeyse gitmeme izin verecektiniz. Dalga mı geçiyorsunuz? En başında buraya gelmemizin sebebi buydu. Kim olduğunuzu hatırlamadığımı mı sanıyorsunuz, Bayan?
Hakim: Yerinizde olsam tavırlarıma dikkat ederdim Bay Shelton.
Shelton: Nasıl dikkat etmemi bekliyorsunuz? Çünkü görünen o ki iki kişiyi öldürdüm. Ama siz neredeyse şu kapıdan çıkıp gitmeme izin verecektiniz. Ne kadar yoldan sapmışsınız böyle?! Bir kaç yasal yönetmelik saçmalığıyla önünüze yem attım siz de sazan gibi atladınız.
Hakim: Sizi uyarıyorum.
Shelton: Sayenizde katiller dışarıda geziyor.
Hakim: Mahkemeye hakaretten içeri atarım.
Shelton: Yasaları otomatiğe bağlamış olarak uygulamakla o kadar meşgulsünüz ki.
Hakim: Yeter!
Shelton: Adalet nedir biliyor musunuz? Doğru ve Yanlış’a ne oldu?
Hakim: Çıkarın şunu! Kefalet reddedildi.
Shelton: Adalete ne oldu??! Kesin götüne kaçmıştır.
Shelton: Sürtük!

Merak etmeyin ölüler listesine sayın hakimde yerini aldı.

Beklenmedik ölümlerin, beklenmedik sürprizlerin yaşandığı ve "ne olacak lan şimdi?" türü soruların sorulmasının ardından ciddi anlamda adalet sistemini eleştirebilen bir Amerikan filmi doğuyor diyorduk ki... İşte Hollywood dünyası böyle bir şey arkadaşlar, iyiler kazanır kötüler kaybeder. Burada iyiden kastım Clyde falan değil. Belediye binasında patlaması gereken bomba Clyde'ın kaldığı hücreye Nick tarafından getirilir ve bomba orada patlar. Hemen sonrasındaki sahne ise izleyiciyi çileden çıkartacak cinstendir. Rose ailesi kızlarının çello konserini izlemektedir. Hani orada da patlasa bir bomba? Clyde'ın anısına... Ne olurdu be Kurt Wimmer? Ölürdün dimi?

Öğretiler: 
  • Her ne kadar ülkende "adalet" kelimesinin geçtiği tüzel kişilikler olsa da yada kanunlar "adaleti" sağlamak için yazılsa da bazen anlamından saptırılan çok şey olur. Ve bunlardan biri sana denk geldiğinde işte o zaman canın yanar.
  • Biraz adaletin, adaletsizlikten daha karlı görünebileceğini öğrendim ama yetmiyor.
  • Avukat ile Savcı arasındaki farkı öğrenmiş oldum. Tamam zaten farklılar ama tam olarak ne iş yaptıkları konusunda fikir sağlamlığı oldu.
  • Clyde'ın yerinde olsam , "bende yaparım anasını ağlatırım az bile yaptım şuursuzlara" gibi cümleleri kullanacağımı tekrar hissetmiş oldum.
  • Her ne kadar mantık hatalarını görmezden gelerek izlediğimizde filmden memnun kaldığımızı bilsek de bir çuval incirin Hollywood'da dahi mahvolacağını görmüş olduk.
  • Gerard Butler ve Jamie Foxx ikilisinin iyi bir çift olduğunu ayrıca bu filmde de başarılı olduklarını seyrettik.